OFF THE RECORD | Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, yeni kitabını Medyakoridoru'na anlattı! OFF THE RECORD | Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, yeni kitabını Medyakoridoru'na anlattı!
Belkıs Akkale… Türkülerini dinleyenler için ‘Türk Halk Müziği’nin kraliçesi’ ya da ‘Türkü Ana’. Yakından tanıma fırsatı bulanlar için ‘Abla’, ‘Can yoldaşı’, ‘Gönül dostu’… Gördüğünüz an sarılma, dizine kafanızı koyup derdinizi ya da düşüncelerinizi paylaşma istediği uyandırıyor. Belkıs Akkale duruşu, bakışı insana güven veriyor. Evinizde hissettiriyor. Bugüne kadar 10 sinema filminde de oyuncu olarak yer alan Akkale, o kadar aktif ki ‘Bu kadar işi nasıl yapıyor?’ dedirtiyor. Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR) Yönetim Kurulu Üyesi olan Akkale, bir yandan sanatçıların hakları için mücadele verirken, diğer yandan da koro şefliğine ve albüm çalışmalarına devam ediyor. Sanatçı dostlarıyla bir araya geldiği 25. albümü ‘Ahde Vefa’yı geçtiğimiz günlerde yayınlayan Akkale, “Ben türkülere sevdalıyım. Yeni neslin de türkülerimizi dinlemesi ve anlayabilmesi için ilkokuldan itibaren bir devlet politikası oluşturulması şart” diyor. Sizden yeni albüm gelmesi türkü severleri çok mutlu etti. Üstelik birçok sanatçı dostunuz da sizin türkülerinizi okudu. Bu albüme nasıl karar verdiniz? Albüm teklifi yapımcım, aynı zamanda manevi oğlum Kemal Aslan’dan geldi. Ben de çok heyecanlandım. Projenin prodüktörlüğünü ben, yönetmenliğini ve düzenlemelerini sevgili arkadaşım Zafer Gündoğdu yaptı. Albümde yer alan sanatçılarla tek tek görüştüm. Adile Karatepe, Brilliant Dadaşova, Ender Balkır, Erdal ve Mercan Erzincan, Hüseyin Turan, Kubat, Sevcan Orhan, Şevval Sam, Tolga Sağ, Yudum ve Zara gibi çok değerli isimler türkülerimi okumayı kabul ettiler. "EN VEFALI ARKADAŞLARIMI ARADIM" Albümün adına siz mi karar verdiniz, ortak bir karar mıydı? Görüştüğüm her sanatçı dostum benimle birlikte yol almaktan dolayı çok mutlu olacaklarını söylediler. Bir sanatçı için bundan daha değerli ne olabilir? En vefalı arkadaşlarımı aradım ilk olarak. Bu yüzden de adı ‘Ahde Vefa’ oldu. Siz de sektörde çok vefalı biri olarak tanınıyorsunuz. Bu yüzden ‘Abla’, ‘Bacı’ olarak bahsediyorlar sizden. Şöhret insanı değiştirmemeli. O şöhretin yolunda, hayat içerisinde ilerlerken eşinizi, dostunuzu, dostluklarınızı kollayarak yürümeye dikkat etmek gerekiyor. Kırıp dökerek yürüdüyseniz eğer yıllar sonra etrafınızda kimseyi bulamıyorsunuz. Ama onları hep kucaklayarak, sırt sırta vererek, dostlukları büyüterek yürüdüğünüz zaman acı tatlı günlerinizde daima yanınızda oluyorlar. Bu anlamda hem ben hem de eşim kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Her şeyi gençlerden beklemek de olmaz. Büyükler gençlerini kollayarak yürüdüğünde zamanı geldiğinde onları yanlarında bulurlar. Albüme koyacağınız türküleri nasıl seçtiniz? Ahde Vefa’da yer alan türküler yıllarca bana ödüller kazandırmış, zirvede yer alan eserler. Sanatçı dostlarım kendi istedikleri eserleri seslendirdiler. En az 3 – 4 albüm daha yapabileceğim bu tür türkülerim var. Bu albüm için gelen yorumlar beni çok mutlu ediyor ama tabii ekonomik olarak da yerini bulması gerekiyor. Her şey istediğimiz gibi ilerlerse o zaman hazırlanacak yeni albümlerde yine farklı seslerden türkülerimi dinlemeyi çok istiyorum. Sizden yeni projeler bekliyoruz açıkçası. Çok çalışan, üreten ve bunları da öğreten birisiniz. Hayat devam ettiği, sağlığım da elverdiği sürece çalışmaktan ve üretmekten yanayım. Enerjim ve sesim yerimde. Bir de idealist olduğum için halk kültürü ve türküler konusunda daima gençlere yol açma sevdam oldu. Çünkü türkülere sevdalıyım. Bu albüm de bu nedenle çıktı zaten. "BİRLİKTE AĞLAŞIYORDUK" Dostlarla stüdyoda olmak, anıları olan türküleri tekrar seslendirmek nasıl bir duyguydu? Kayıtlar sırasında her zaman stüdyoda olmaya gayret gösterdim. Fakat okumalara hiç karışmadım. Çok duygusal anlar yaşadım. Mesela türküyü seslendiren arkadaşlarımı dinlerken oturduğum yerde ağlıyordum. O anlarda geçmişe gidiyordum. O türkünün nasıl ortaya çıktığını, eser sahibini, ilk yayınladığımızda toplumun nasıl bağrına bastığını düşünüyordum. Her türkünün bir hikâyesi var. Stüdyodan çıkıp beni öyle görenler de sarılıyordu birlikte ağlaşıyorduk. Hepsine ayrı ayrı çok teşekkür ederim, hepsi çok güzel yorumladı. Tam uzun yol türküleri gibi oldu. Dinleti tarzında, her enstrüman duygu yüklü oldu ve içime çok sindi. Oyun havası olan türküleri başka bir albüme ayırdım. Türkü severler merak ediyor, İzzet Altunmeşe ve Arif Sağ neden yok? Evet, çok soruyorlar bunu… İki isimle de çok değerli üretimler yaptık ancak bu albümde genç nesil ile bir kadro oluşturduk. Aklımda kalmadı değil ama onlarla da başka bir proje yaparız diye düşünüyorum. Bu albümde yer alan ve diğerlerine nazaran yeri gönlünüzde biraz daha farklı olan bir türkü var mı? Özellikle albümdeki ‘Dağlar Seni Delik Delik Delerim’in yeri ayrı. Sevda ve gurbetlik türküsü. En önemlisi toplum ile beni buluşturan, Belkıs Akkale ismini ilk duyuran türkü. O yüzden benim için çok kıymetli. DEVLET POLİTİKASI ŞART Siz aynı zamanda MÜYORBİR’in Yönetim Kurulu’nda yer alıyorsunuz. Birçok konuda sektörün gelişmesi için mücadele ediyorsunuz. Peki, Türk Halk Müziği’nin gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılması için sizce ne yapılmalı? Yeni neslin türkülerimizi dinlemesi ve anlayabilmesi için ilkokuldan itibaren bir devlet politikası oluşturulması gerekiyor. Halk müziğine müfredatta yer açılmalı. Bunu yapmadığımız zaman popüler kültür egemen oluyor. Büyük bir rüzgârla geliyor ve gidiyor. Daha sonra başka bir rüzgâr esiyor ve o da gidiyor. Çocuklarda kalıcı olmuyor ve yozlaşma meydana geliyor. Bizim popülerlikle hiç alakamız yok. Gelecek nesillere aktarılması için doğru çalışmalar yapmaya çabalıyoruz. Türkülerimizi seven çok ciddi sayıda gençlerimiz de var, onlarla yürüyoruz bu yolda. Ancak yeterli değil. Bu nedenle proje üretildiğinde devlet tarafından da geri çevrilmemeli, desteklenmeli.