İran'da tutuklu gazeteciler Elahe Muhammedi ve Nilüfer Hamidi serbest bırakıldı.
İran'da, "ABD ile işbirliği yapmak", "ülke güvenliğine karşı suç işlemek" ve "rejim aleyhinde propaganda yapmak" suçlamalarıyla hapis cezasına çarptırılan gazeteciler Elahe Muhammedi ve Nilüfer Hamidi'nin serbest bırakıldığı duyuruldu. İran'daki bu önemli gelişme, özellikle Mahsa Amini olaylarının ardından ülkede artan medya baskısı bağlamında büyük önem taşıyor.
İran resmi haber ajansı IRNA'nın bildirdiğine göre, Tahran Devrim Mahkemesi'nin verdiği hapis cezası sonrasında Muhammedi ve Hamidi, belirlenen kefalet miktarının ödenmesiyle serbest bırakıldı. Ancak, iki gazetecinin temyiz süreci devam ediyor ve temyiz mahkemesi tarafından onaylanırsa, yatmaları gereken ceza süresi göz önünde bulundurularak cezaevine geri dönebilecekler.
Muhammedi'ye toplam 12 yıl hapis cezası verilmişken, bu süre 6 yıla indirildi. Hamidi'ye ise verilen 13 yıl hapis cezası 7 yıla düşürüldü. Muhammedi, "ABD ile işbirliği yapmak" suçundan 6 yıl, "ülke güvenliğine karşı suç işlemek"ten 5 yıl ve "rejim aleyhinde propaganda yapmak"tan 1 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Hamidi ise benzer suçlamalarla 7, 5 ve 1 yıl hapis cezası almıştı.
Özellikle Mahsa Amini'nin trajik ölümü sonrası yaşanan olayları haberleştiren bu iki gazeteci, İran'da basın özgürlüğü ve insan hakları konusundaki zorlukları gözler önüne seriyor. Amini, 22 yaşında, Tahran'da "ahlak polisi" tarafından gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti. Bu olay, İran genelinde büyük protestolara yol açmış ve yaklaşık 500 göstericinin ölümüne, 100'den fazla emniyet görevlisinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
Muhammedi ve Hamidi'nin serbest bırakılması, Mahsa Amini olayları sonrasında İran'da yaşanan insan hakları ihlallerine ve basın üzerindeki baskılara dikkat çeken bir gelişme olarak değerlendiriliyor. İran'daki bu tür olaylar, uluslararası toplum tarafından yakından takip edilmekte ve ülkede basın özgürlüğü ile insan haklarının durumu sürekli gündemde tutulmaktadır.
İran'da yaşanan bu son gelişmeler, Mahsa Amini'nin ölümü ve sonrasındaki protestolarla birlikte, ülkedeki siyasi ve sosyal iklimin karmaşıklığını ve zorluklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Uluslararası camia ve insan hakları savunucuları, İran'daki bu tür adımları dikkatle izlemeye devam ediyor.