İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sert ifadeler kullanan Akşener, 'Kaybedeceğini anlayan Sayın Erdoğan'ın çırpınışlarını izliyoruz, Tazmanya Canavarı gibi davranmasını gülerek izliyoruz. Haddi kim bilecekmiş, hududu kim görecekmiş, milletin tokadını kim yiyecekmiş göreceğiz, çok az kaldı. Bu saatten sonra 'Milletim beni affetsin' tutmaz, 'Ortağım beni kandırdı' demek de olmaz. Sandıkta hazin sonu görmek için çok az kaldı' ifadelerine yer verdi.

Akşener ayrıca, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği başvurusu hakkında da Erdoğan'a seslenerek, 'Amacın para pazarlığına oturmaksa orada dur demek boynumuzun borcudur. Avrupa ile para pazarlığı yapmak için şehitlerimizin kanını peşkeş çekmene izin vermeyiz' dedi. Akşener, 'Ülkemizin Batı'ya gösterdiği iyi niyet defalarca suistimal edildi. Bugün, Türkiye'den İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği için iyi niyet bekleyenlerin, kendi niyetlerini sorgulaması gerekiyor. Milli menfaatlerimizin düşünülerek karar verilmesini istiyoruz' diye konuştu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

'Geçtiğimiz hafta sonundan beri Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını Sultan Abdulhamid Han üzerinden bir tartışma almış başını gidiyor. Tarihimizden ilham almak da, tarihe atıf yaparak siyaset dersi vermenin yolu tarihi bilmekten geçer. Tarih yalan, yanlış danışman notlarından öğrenilmez, dizilerden, çizgi romanlardan öğrenilmez. Tarih okuyarak öğrenilir. Sayın Erdoğan bu yüzden tarihi öğrenemiyor çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Dört bir yanını saran cehalet duvarından attığı hamasi nutuklarla günü kurtarmaya çalışıyor.

Köylüler çimento fabrikası istiyor! Köylüler çimento fabrikası istiyor!

Biz tarihe kişiler, kavgalar üzerinden bakmıyoruz. Değerler, sistemler, sonuçlar üzerinden bakıyoruz. Biz o günün demokrasi rüzgarıyla ilgileniyoruz. Tekleşmeye, tek adamlığa giden her yolu azimle kesmiş olan milli iradeyle ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan istibdat dönemiyle günümüzü benzetmemden çok alındı. Sayın Erdoğan'ı Abdulhamid Han'a benzetmek rahmetliye hakaretmiş. Sayın Erdoğan için rehber kabul ettiği, rol model aldığı Abdulhamid Han'ı kendisine benzetmek büyük bir hakaretmiş. Arkadaş en azından kendisinin farkında.

İstibdat bir olgudur. Tarihsel bir hakikattir. Sayın Erdoğan için istibdadın kendisi değil, kimin maruz kaldığı ve kimin uyguladığı daha önemli. İstibdat ya vardır, ya yoktur. İstibdada karşıysan söz Abdulhamid Han'a gelir.

Atatürk'e bizatihi edilen hakaretleri, anasına edilen hakaretleri ve onları sarayda ağırlayan bir iradeyi yok saydık ama en azından Namık Kemal'i, Ziya Gökalp'i bilmen gerek. Siyaset tutarlılık ister. sen ve ortakların bilmezseniz, hatırlamazsınız, unutursanız Meclis'ten 'Kanı bozuklar' derseniz bu en hafif tabiriyle vicdansızlık, terbiyesizlik olur.

Sayın Erdoğan için bunların hiçbir önemi olmadığını biliyoruz. Tarihimizin, ecdadımızın kendilerini korumaya hizmet ettiği sürece değerli olduğunu biliyoruz. Bu bir zihniyet meselesi. Gün gelir, o tarih döner dolaşır yakana yapışır ve tüm cahilliğin ortaya saçılır. Bu hazımsızlığı çok iyi anlıyoruz.

Kaybedeceğini anlayan Sayın Erdoğan'ın çırpınışlarını izliyoruz, Tazmanya Canavarı gibi davranmasını gülerek izliyoruz. Haddi kim bilecekmiş, hududu kim görecekmiş, milletin tokadını kim yiyecekmiş göreceğiz, çok az kaldı. Bu saatten sonra 'Milletim beni affetsin' tutmaz, 'Ortağım beni kandırdı' demek de olmaz. Sandıkta hazin sonu görmek için çok az kaldı.

Demokrasi, özgürlük diye diye geldin. 1909'un peşine düştün. Kalkınma dedin 21'nci yüzyılın Duyunu Umumiyesi oldun. Bizler istibdada dur demeye devam edeceğiz, yeter, söz milletin demeye devam edeceğiz.'