Burhan Şeşen, BirGün'deki ilk yazısını yazdı: Gizli tutulan günlüklerden sosyal medya paylaşımlarına nasıl geldik?

Burhan+%C5%9Ee%C5%9Fen,+BirG%C3%BCn%E2%80%99deki+ilk+yaz%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1+yazd%C4%B1:+Gizli+tutulan+g%C3%BCnl%C3%BCklerden+sosyal+medya+payla%C5%9F%C4%B1mlar%C4%B1na+nas%C4%B1l+geldik?
ABONE OL

Sanatçı Burhan Şeşen, BirGün Gazetesi'nin yazar kadrosuna katılmıştı. Şeşen, ilk yazısını yazdı.

BirGün Gazetesi dün kadrosuna yeni katılan yazarları duyurmuştu. O isimler arasında bulunan müzisyen Burhan Şeşen bugün ilk yazısını kaleme aldı.
 
BirGün Gazetesi dünkü manşetinden; kadrosuna aralarında  Faruk Bildirici, Ceyda Karan, Merdan Yanardağ, Timur Soykan, Barış İnce, Güvenç Dağüstün, Burhan Şeşen, Elif Çongur gibi isimlerin bulunduğu çok sayıda yazarın katıldığını duyurmuştu.
 
Yeni kadrosuyla yeni bir döneme başlayacağını duyuran gazetenin yeni isimlerinden Burhan Şeşen bugün köşe yazısını yazdı.
 
Şeşen, ilk yazısında 45 senedir günlük tuttuğunu ve zaman zaman okuduğu eski günlüklerini anlattı ve eskiden tutulan günlüklerle günümüzün sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşım merakını karşılaştırdı....
 
Burhan Şeşen'in ilk yazısı şöyle:
 
1976 Yılının Ağustos ayında ilk kez Bodrum’da günlük tutmaya başlamışım. Ve de birinci sayfada Montaigne’nin şu aforizması var: “Seninle her şeyi paylaşmak zevkinden yoksun kalınca hiçbir zevki tatmamaya karar verdim.” Büyük olasılıkla İstanbul’a, orada kalanlara duyulan özlemle yaptığım bir alıntı.
 
Yaklaşık 45 senedir günlük tutuyorum. Dile kolay. Koskoca 45 sene.
 
İçinde o kadar çok şey var ki. Şu anda 4’üncü ciltteyim. Ara sıra herhangi birinin herhangi bir sayfasını açıyorum. Başlıyorum okumaya.
Sanki başkasının hayatını gözetler gibi bu okumalar. Zira bunları yazan ve de bunları okuyan aynı kişi olamaz. Gerçi benim hayata bakışım da öyle çok büyük sapmalar olmamış. Hala benzer -birçoğu aynı-müzisyenler, edebiyatçılar, sinemacılar oyuncular. Ama o dönemde çok ciddiye aldığım konuları şimdi hafif bir tebessümle okuduğum da bir gerçek.
 
Özel hayatın gizliliğine olan inancımdan dolayı da ilk cildi açar açmaz boş sayfaya kocaman harflerle şunları yazmışım.
 
“Bana saygın varsa defteri kapa… Çocuklarımın bana saygı duymasını istemiyorum.” Gizli mesaj şu aslında: Bu günlüğü sadece çocuklarım okuyabilir… Öbür türlüsü düşünülemez zaten. Yazılanları biri okuyabilir korkusuyla ne kadar içten ve doğru şeyler yazılabilir ki… Dedim ve durdum… Şimdi peki.
 
Hepimiz yazdıklarımızı gördüklerimizi yediklerimizi içtiklerimizi herkes bilsin istiyoruz. Nereye gittik kiminle beraberiz ne satın aldık nerede denize girdik akşam hangi konserdeydik herkes bilsin… Andy Warhol bile bence işin bu denli çılgınlığa varacağını düşünmemişti. Bir nevi sosyal teşhircilik yaptığımız.
 
twitter takip