Büyük polemik! Ertuğrul Özkök ve Emin Çölaşan köşe yazılarıyla atıştı!

B%C3%BCy%C3%BCk+polemik%21;+Ertu%C4%9Frul+%C3%96zk%C3%B6k+ve+Emin+%C3%87%C3%B6la%C5%9Fan+k%C3%B6%C5%9Fe+yaz%C4%B1lar%C4%B1yla+at%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1%21;
ABONE OL
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan bugünkü köşe yazısında, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün dün kendisi hakkındaki açıklamalarına cevap verdi. Aralarında uzun senelerdir bir anlaşmazlık olan iki gazeteci bu sefer de, köşelerinin birbirleri hakkında yazdıkları yazılarla tartıştı. Ertuğrul Özkök, dün kaleme aldığı yazısında; Çölaşan için "Sonunda karşı karşıya geldik ve nihai bir hesaplaşma, pardon helalleşme yaptık" diyerek arasında geçtiğini söylediği diyalogları yazmıştı. Özkök ayrıca "Ne de olsa 30 yıldır bu ülkenin bazı gazetecileri kendini Tanrı sayıp ötekileri döneklikle suçluyor" diyerek Çölaşan'ı eleştirmişti. Emin Çölaşan ise bu yazıya bugünkü köşe yazısından cevap verdi. Ertuğrul Özkök ile 12 senedir karşılaşmadığını ve konuşmadığını belirten Çölaşan eski gazetesinden meslektaşını oldukça sert sözlerle eleştirdi. Emin Çölaşan, Özkök için "Ertuğrul Özkök'ün ruhsal durumu giderek kötüleşiyor.Resmen sapıttı. Magazine, belden aşağı konulara girdi ve üstelik yalan söylemeye daldı. Narsist oldu, kendisini ilah gibi görüyor… Köşesinde her gün çok özel fotoğraflarını kullanıyor, 75 yaşından sonra yerli yabancı kadın artistlere, mankenlere ve genç kızlara hava atıyor" ifadelerini kullandı. Çölaşan yazısının devamında Özkök için "Tedavisi ne yazık ki olmayan Alzheimer hastalığının belirtileri" sözlerine de yer verdi. ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN DÜN YAZDIĞI YAZI ŞU ŞEKİLDE:
Yılbaşı geliyor...
Yaşımız geldi 70’lere... Malum Emin’le bitip tükenmek bilmeyen bir meselemiz var... Döneklik ve dans etmek... * O, bana “Döneksin” diyor ha babam vuruyor, ben de “Evet döneğim ama vurmadan bir dinle” diyorum... Sonunda karşı karşıya geldik ve nihai bir hesaplaşma, pardon helalleşme yaptık. Bu konuya bir daha döner miyiz bilmiyordum ama Türk medya tarihi için de küçük bir dipnot olur belki... Ne de olsa 30 yıldır bu ülkenin bazı gazetecileri kendini Tanrı sayıp ötekileri döneklikle suçluyor. Belki gençlere de “zamanın ruhu”nu anlamak bakımından yardım eder. EMİN, SEN BİR İZMİRLİ NASIL İNTİHAR EDER BİLİR MİSİN EMİN: Görmeyeli nerelerdesin, neler yapıyorsun, hayat nasıl geçiyor. BEN: Vallahi iyi geçiyor. Sen “Hayatımda hiç dans etmedim” diye övünüyordun. Ben de haftada bir dans dersine gidiyorum. Harmandalı dersine. E: Zaten dansöz olduğunu kendin söylemiştin. B: Biliyorsun ben İzmirliyim. Bizde zeybek ve futbol mecburidir. E: Bir zamanlar solcuydun, sonradan Özalcı oldun. Durmadan dönüyorsun. B: Ben buna değişim diyorum. E: Hayır hayatta bazı şeyler var değişmez. Seninki döneklik. B: Hayır hayatta her şey değişir. Vatikan rahipleri bile değişiyor. Onlar evliliğe karşı oysa o Vatikan’ı kuran San Peter evliydi. 12’nci yüzyıla kadar rahipler evleniyordu. 5’inci yüzyıla kadar melek diye bir şey bilinmiyordu. Aniden ortaya çıktılar. Yani Tanrı bile değişiyor... E: Hadi yahu Tanrı nasıl değişir... B: Dinsel metinlere göre Tanrı ne diyor? E: Ne diyor? B: “Yolun ve hayatın gerçeğiyim” diyor. E: E bu kadar değişiyorsa Tanrı’yı nerede bulacağız? B: Yolda... E: Bak şu an yine sen değil, o meşhur egon konuşuyor. B: Dedim ya, ben İzmirliyim. Biliyor musun bir İzmirli nasıl intihar eder? E: Nasıl? B: Egosunun tepesine çıkar, kendini oradan aşağı atar. YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ! Emin Çölaşan'ın bugün Özkök'e cevap verdiği yazı ise şu şekilde: Sevgili okurlarım, Türk basınında yeni bir vaka ortaya çıktı. Ertuğrul Özkök'ün ruhsal durumu giderek kötüleşiyor. Resmen sapıttı. Magazine, belden aşağı konulara girdi ve üstelik yalan söylemeye daldı. Narsist oldu, kendisini ilah gibi görüyor… Köşesinde her gün çok özel fotoğraflarını kullanıyor, 75 yaşından sonra yerli yabancı kadın artistlere, mankenlere ve genç kızlara hava atıyor. Yazılarını egemenlere ve gazetesinin patronlarına yalakalık üzerine kurduğunu bilirdik de, dünkü yazısının başlığı aynen şöyle; “Emin Çölaşan'la döneklik üzerine bir helalleşme.” Ben ona dönek diye hep vuruyormuşum, bundan çok rahatsız oluyormuş. Şöyle diyor: “Emin bana döneksin diyor, ha babam vuruyor. Ben de evet döneğim ama vurmadan bir dinle diyorum… Sonunda karşı karşıya geldik ve nihai bir hesaplaşma, pardon helalleşme yaptık…” ??? Ben bu Ertuğrul'la tam 12 yıldan bu yana ne karşı karşıya geldim, ne herhangi bir vesile ile el sıkıştım, ne de telefonda sesini duydum. Bu sözleri nereden çıkarıp üfürdüğünü, nasıl uydurduğunu anlamak mümkün değil. Ona geçmişte çok kızardım, şimdi ise acıyorum ve içine düştüğü bu durumlar nedeniyle üzülüyorum. Tedavisi ne yazık ki olmayan Alzheimer hastalığının belirtileri… Bence ya böyle anlamsız yalanlara sarılmaktan medet umuyor, ya da kafayı yiyip iyice  sapıtmış… Yazık olmuş! Allah şifa versin. Geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!  
 
twitter takip