Ece Üner-Ahmet Hakan polemiği bugün de devam ediyor!

Ece+%C3%BCner-Ahmet+Hakan+polemi%C4%9Fi+bug%C3%BCn+de+devam+ediyor%21;
ABONE OL

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşe yazısında iki gündür fırsatçılık ve namaz polemiği yaşadığı Show TV Ana Haber Bülteni sunucusu Ece Üner'i kaleme aldı.

 
Ahmet Hakan, Ece Üner'in kendisine cevap vermek için ana haber bülteni içinde yaptığı açıklamada söylediği; "Ben günün adamı değil, hakikatin adamı olmaya çalışıyorum. Biliyorum ki, gün değişiyor, hakikat değişmiyor. Size de tavsiye ediyorum" sözlerine bugünkü yazısından karşılık verdi.
 
2017 yılında kaleme aldığı ve Ece Üner'in alıntı yaptığı müslümanlık yazısına da yer veren Ahmet Hakan, "29 Aralık 2017’de yazdığım bu yazının her harfinin bugün de kapı gibi arkasındayım. Aha bak. Yazıda söylediklerimin aynısını, bugün de avazım çıktığı kadar haykırdığımı ifade ediyorum. Hem de vurgulayarak. Hem de altını kalın kalın çizerek. Günse gün. Hakikatse hakikat" dedi.
 
Ece Üner'in fırsatçılık ya da ahlaksızlık yapan kişileri namaz ve müslümanlık bağdaştırmasını yine eleştiren Ahmet Hakan, yazısının devamında ise; "Nereden biliyoruz kardeşim o sahtekârların dinle diyanetle, namazla niyazla bir alakaları olduğunu? Adamlar belki de dinle diyanetle, namazla niyazla hiçbir ilişki kurmuyorlar" ifadelerini kullandı.
 
Ahmet Hakan söylediklerinin aslında basit bir eleştiri olduğunu ifade ederek, "Ama Ece Üner’in kamera karşısındaki teatral çırpınışını görünce. Galiba o kadar da basit değilmiş” demeye başladım" dedi.
 
Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısı şu şekilde:
 
29 Aralık 2017 tarihinde şöyle bir yazı yazmışım:
 
“Müslümanlar ne zaman hakiki Müslüman olur? Müslüman yılbaşı kutlamaz dedikleri kadar... Müslüman yalan söylemez / Müslüman iftira atmaz / Müslüman taciz etmez / Müslüman rüşvet almaz / Müslüman nefsine uymaz / Müslüman nefret ettirmez / Müslüman rant peşinde koşmaz / Müslüman haksızlık karşısında susmaz / Müslüman operasyon çekmez / Müslüman intikam peşinde koşmaz / Müslüman düşene vurmaz / Müslüman saptırmaz / Müslüman hakaret etmez / Müslüman haksızlık yapmaz / Müslüman tehdit etmez / Müslüman haram yemez... Derlerse... Olurlar!”
 
*
 
Ekrana çıkıp bu yazımı okumuş Ece Üner.
 
Ardından da...
 
“Ben hakikatin adamıyım, senin gibi günün adamı değilim” falan diye bana laf sokmuş.
 
*
 
İyi de ben 29 Aralık 2017’de yazdığım bu yazının her harfinin bugün de kapı gibi arkasındayım.
 
Aha bak! Yazıda söylediklerimin aynısını, bugün de avazım çıktığı kadar haykırdığımı ifade ediyorum. Hem de vurgulayarak. Hem de altını kalın kalın çizerek. Günse gün! Hakikatse hakikat!
 
*
 
Neyse... Neyse...
 
Ben en iyisi derdimi, itiraz ettiğim hususu, karşı çıktığım noktayı... Bir kez daha söyleyeyim:
 
*
 
Müslümanlık iddialarını en vurgulu şekilde ortaya koyan tipler arasında, Müslümanlığın gerektirdiği ahlaka uymayan çok ahlaksız var memleketimizde. Burada herkesle anlaşırım. Burada hiçbir sorun yok.
 
Sorun şurada:
Her fırsatçıyı, her sahtekârı, her ahlaksızı... Müslümanlığına sürekli vurgu yapan, namazında niyazında kimseler olarak görüp kodlamakta...
 
*
 
Söyledim, yine söylüyorum:
 
Nereden biliyoruz kardeşim o sahtekârların dinle diyanetle, namazla niyazla bir alakaları olduğunu?
 
Adamlar belki de dinle diyanetle, namazla niyazla hiçbir ilişki kurmuyorlar.
 
Tutup da bu tür adamlara...
 
“Namaz beş vakit farzdır, ahlak ise 24 saat farzdır ey vurguncu” falan diye ekrandan vaaz etmek de neyin nesidir?
 
*
 
Marketçi Hacı Hüseyin Amca’nın namazını eda ettikten sonra dükkânında ahlaksızca fırsatçılık yaptığına dair bir haber verirsin...
 
Ondan sonra da...
 
“Hacı Hüseyin Amca! Yakışıyor mu sana? Namazında niyazında adamsın ama tutmuş sahtekârlık yapıyorsun. Unutma ki namaz beş vakit farz, ahlak ise 24 saat farz” diye ekrandan parmak sallarsın.
 
İşte bu durumda sonuna kadar haklı olursun, kimse de sana bir şey demez.
Ama kim olduklarını bilmediğin, nasıl bir hayat yaşadıklarından habersiz olduğun, dinle diyanetle ilişkileri olup olmadığı konusunda bir veriye sahip olmadığın vurguncu sahtekâr tipleri...
 
“Namazında niyazında tipler” olarak kodlayıp ekrandan din ve ahlak vaazı vermeye kalkarsan...
 
Kusura bakma ama sana bir şeyler denir.
 
*
 
Yahu aslında bu kadar basitti söylediğim.
 
*
 
Ama Ece Üner’in kamera karşısındaki teatral çırpınışını görünce...
 
“Galiba o kadar da basit değilmiş” demeye başladım.
YÜZDE 99’U MÜSLÜMAN BALONUNU PATLATALIM
 
NE zaman bir sahtekârlık, ne zaman bir ahlaksızlık, ne zaman bir çakallık, ne zaman bir fırsatçılık görseler...
 
Hemen akıllarına şu geliyor:
 
“Yüzde 99’u Müslüman olan ülke...”
 
*
 
Ne zaman göz yaşartıcı bir iyilik, ne zaman ahlaki bir yükseliş, ne zaman vicdani bir duruş, ne zaman gönülleri fetheden bir güzellik görseler...
 
Akıllarının ucundan bile geçmiyor:
 
“Yüzde 99’u Müslüman olan ülke...”
 
*
 
Ayrıca...
 
“Yüzde 99” falan...
 
Geçiniz bunları bir kalem, geçiniz efendim. Yok, öyle bir şey!
 
*
 
Müslümanlık açısından memleketi ille de yüzdelere ayıracaksanız aha şöyle ayırın:
 
*
 
Yüzde bilmem kaçı Müslümanlığı kullanıyor, yüzde bilmem kaçı Müslümanlıktan habersiz, yüzde bilmem kaçı kalbinin temizliğinden dolayı sadece kendinin Müslüman olduğunu sanıyor, yüzde bilmem kaçı şekilde Müslüman, yüzde bilmem kaçı Müslümanlıkla herhangi bir irtibat kurmuyor, yüzde bilmem kaçı kültürel Müslüman, yüzde bilmem kaçı açıktan Müslüman değil...
 
Falan diye ayırın.
 
*
 
“Yüzde 99’u Müslüman bir ülke...” fena halde şişirilmiş bir balondur ve acilen patlatılmaya ihtiyacı vardır bu balonun.
 
twitter takip