Emin Çölaşan'dan Devlet Bahçeli'ye açık açık mektup: 'Neden iktidar partisinin kurtarıcı meleği oldunuz? '

Emin+%C3%87%C3%B6la%C5%9Fan%E2%80%99dan+Devlet+Bah%C3%A7eli%E2%80%99ye+a%C3%A7%C4%B1k+a%C3%A7%C4%B1k+mektup:+%E2%80%99Neden+iktidar+partisinin+kurtar%C4%B1c%C4%B1+mele%C4%9Fi+oldunuz?+%E2%80%99
ABONE OL

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye açık bir mektup yazdı.

Sözcü gazetesinin yazarlarından Emin Çölaşan bugünkü yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye açık bir mektup yazdı.
 
Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye olan açık desteğini eleştiren Emin Çölaşan, Bahçeli'ye  "Bir iktidar partisinin kurtarıcı meleği ve stepnesi olmayı içinize nasıl sindirdiniz" sorusunu yöneltti.
 
Bahçeli'nin geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisine karşı sert eleştiriler yaptığını da hatırlatan Emin Çölaşan, "Ne oldu beyefendi? Akıl, izan ve mantıktan nasıl oldu da böylesine uzaklaştınız" ifadelerine yer verdi.
 
Çölaşan, Devlet Bahçeli'nin eleştirilerinin arşivlerde durduğunu da sözlerine ekledi.
 
Emin Çölaşan, Devlet Bahçeli'nin AK Parti'ye olan bu büyük desteğinin arkasında iktidar tarafından büyük bir açığının yakalanmış olduğuna dair genel kanıya inanmadığını da belirtti.
 
Emin Çölaşan şunları yazdı:
 
“Sayın Devlet Bahçeli, iyi olmanızı dilerim…
 
Her genel başkan gibi sizi de elbette izliyoruz. Hükümetin resmî olmayan küçük ortağı ve aynı zamanda bastonusunuz, izlenmeniz çok normaldir.
 
Siyaset alanında yaptıklarınızla kendi partilileriniz dahil herkesi şaşırttığınızın acaba farkında mısınız?
 
Recep Bey'i de millet olarak elbette izliyoruz…
 
Ama o, sizin kadar ‘Şaşırtıcı' olmuyor…
 
Zira onun yolu belli.
 
Ya sizin yolunuz, acaba o da belli mi?
 
Göründüğünüz ya da görünmek istediğiniz gibi öyle sert, haşin ve asık suratlı biri değilsiniz.
 
Gerektiğinde kendi iç çevrenizde güler yüzlü olmayı, hatta espri yapmayı bile biliyormuşsunuz!
 
Ama gel gelelim şimdiki durumunuzu gördükçe, sizden ve AKP'den yana olmayan herkese en sert bir biçimde posta koyduğunuza, hatta bazen de hakaretler savurduğunuza tanık oldukça bizi şaşırtıyorsunuz.
 
Oysa siz böyle biri değildiniz beyefendi…
 
Yakın geçmişte gerek Recep Bey ve gerekse partisine ettiğiniz sert sözler ve suçlamalar bazıları tarafından unutulmuş olsa da, hepsi arşivlerde duruyor.
 
Örneğin miting meydanında ona kürsüden attığınız ip!
 
En amansız suçlamalarınız!
 
Ne oldu beyefendi, akıl, izan ve mantıktan nasıl oldu da böylesine uzaklaştınız?
 
Bir iktidar partisinin kurtarıcı meleği ve stepnesi olmayı içinize nasıl sindirdiniz?
 
 
Ortada bir iktidar var…
 
Ve o iktidarın sonuna kadar destekçisi olan bir parti, yani siz varsınız.
 
O iktidar şimdi Ayasofya'da namaz kıldırmanın peşine düştü. Aklına her estiğinde Kanal İstanbul gibi, İş Bankası gibi suni gündemler yaratıp toplumu germeye kalkıştıklarını artık görmeye başlayın lütfen.
 
Destek vermek!..
 
Eyvallah ama bu kadarı değil.
 
Dediniz ki ‘Biz Ayasofya'da çan sesi duymak istemiyoruz!..'
 
Ayasofya'da en son çan sesi İstanbul'un fethedildiği 29 Mayıs 1453 günü duyulmuştu.
 
Aradan yüz yıllar geçti beyefendi, yoksa siz gaipten gelen çan sesleri mi duymaya başladınız?
 
Ne zaman, nerede duydunuz o sesleri, ya da size kim söyledi?
 
Yoksa sizi birileri işletti mi?
 
Bu kadarını hiç sanmam ama yine de sorayım dedim.
 
 
 
Sayın Devlet Bahçeli…
 
Acaba arada sırada bazı anketler düzenleyip partinizin tabanına, yurtsever ülkücü kesimlere bazı sorular soruyor musunuz?
 
Hayır, sormuyorsunuz.
 
Sizin bu kayıtsız şartsız iktidar destekçiliğiniz ve iktidar partisine böylesine teslim olmuşluğunuz konusunda onların ne düşündüğünü öğrenmeye çalışıyor musunuz?
 
Sanırım yanıtınız olumsuz olacaktır zira parti tabanınızın büyük bir bölümü iktidarın peşine sizin gibi kayıtsız şartsız takılmış değil.
 
twitter takip