Görevdeki ilk yılını doldurmak üzere! İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma açıldı!

G%C3%B6revdeki+ilk+y%C4%B1l%C4%B1n%C4%B1+doldurmak+%C3%BCzere%21;+%C4%B0BB+Ba%C5%9Fkan%C4%B1+Ekrem+%C4%B0mamo%C4%9Flu+hakk%C4%B1nda+soru%C5%9Fturma+a%C3%A7%C4%B1ld%C4%B1%21;
ABONE OL

Geçen sene seçimler iptal edilmeden önceki mazbatasını almasının üzerinden bir sene geçen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Sözcü Gazetesi'ne röportaj verdi. İBB Başkanı İmamoğlu başlattığı yardım kampanyası nedeniyle hakkında soruşturma açıldığını anlattı. İmamoğlu, maske ve gazete dağıtımı konularına da değindi.

İçişleri Bakanlığı, salgın yüzünden ekonomik sıkıntı yaşayan yardıma muhtaç vatandaşlara destek için İBB tarafından başlatılan bağış kampanyası nedeniyle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma başlattı. Konuyla ilgili Sözcü Gazetesi'nde Özlem Güvemli'ye konuşan İmamoğlu, Vakıfbank’ta hâlâ bloke edilmiş durumda olan 900 bin liralık bağış parasını hatırlatarak “Soruşturma yapabilirsiniz. Ama kalkıp vatandaşa ait bir parayı bankada bloke etmek çok aciz, çok zavallı bir tavırdır. Korkuyla yapılmış bu işlem bankacılık tarihinin kara lekesidir” ifadelerini kullandı.
 
Geçen sene bugün (17 Nisan) 31 Mart 2019'da kazandığı seçim sonrası yaşanan sayım ve itiraz krizinin ardından mazbatasını alan 6 Mayıs'ta seçim iptal edilene ve yeniden seçilene kadarki görev sürecine başlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, görevindeki birinci yılını doldurmak üzere.
 
Geçen bir yıl ve bu günlerde İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye'yi etkileyen koronavirüs salgı hakkında konuşan Ekrem İmamoğlu, hem İBB hem de ABB hakkında başlattıkları ancak İçişleri Bakanlığı tarafından engellenen yardım kampanyaları tarafından soruşturma başlatıldığını aktardı.
 
İmamoğlu, koronavirüs günlerinde dağtımı büyük bir sorun haline dönüşen maskeler ile ilgili olarak da;  "Biz toplu taşıma noktalarında ücretsiz vermeye çalışıyoruz. Ama Türkiye'deki maske stoğunu bakanlık bloke etti, hepsini aldı. Biz şu anda dönem dönem maske bulamıyoruz. Yollayın bize, sahada vatandaşımıza dağıtalım. 1 haftadır 10 gündür başvuruda bulunmuş cevap alamamış milyonlarca vatandaşımız var. O gün bize verselerdi bugün İstanbul'da maskesiz ev kalmamıştı" dedi.
 
Ekrem İmamoğlu'nun Sözcü Gazetesi'ne verdiği röportaj şu şekilde:
 
İlk mazbatanızı almanızın üzerinden bir yıl geçti. O dönemde İstanbul yerel seçim sürecinde yaşananlar nedeniyle krizin merkeziydi. Bugün de salgın nedeniyle krizin merkezi. 2 dönemi karşılaştırdığınızda sizin için hangisi daha zorlayıcı? Siz o günlerde bir yıl sonrasını nasıl planlamıştınız?
 
* Bu dönem, yola çıkma dönemimiz olacaktı. Bütçesiyle, sıkıntılarıyla, eksikleriyle ya da durmuş İstanbul şantiyeleri ile teslim aldığımız dönemden sonra o sıkıntıları aşmış ve şu anda yeni döneme başlangıç yapacağımız bir periyot olarak düşünüyorduk. Ama dünyanın hiç başına gelmeyen bir salgınla karşı karşıya kaldık. Zorluk açısından karşılaştırdığımda, bu dönem daha zor.
 
* Geçtiğimiz yıl yaşanan Türkiye'nin demokrasi mücadelesiydi. Ayrı bir statüde değerlendirebiliriz. Ama bugün bahsettiğimiz şey bütün dünyayı ve bütün insanlığı ilgilendiren bir konu. Siyasetin tamamen dışında bir konu. Tarihi bir dönemin içindeyiz. Geçen yıl verdiğimiz mücadele Türkiye siyasi tarihi açısından, idari tarihi açısından önemli milatlarından birisiydi. Ama şu an konuştuğumuz şey insanlık tarihi açısından önemli bir konu.
 
“SİYASİ ACİZLİĞİN ZİRVESİ”
 
31 Mart'ta yapılan ilk yerel seçimin yıldönümünde de aynı gün salgınla mücadele için başlattığınız bağış kampanyası İçişleri Bakanlığı genelgesi ile engellendi. İkisi arasında bağ kurdunuz mu, yine o sıkıntılı sürece giriyoruz diye düşündünüz mü?
 
* O sarmalın içinden hiç çıkamadık maalesef. Elbette benzer bir duyguyu hissettirmedi değil. Ama birisi siyasi bir saha mücadelesiydi ama bu yardıma muhtaç insanlara gönlünden kopan bağışı tamamen kanuni yöntemler ulaştırma çabasının önüne set çekmek, “iyilikte yarışalım” kültürünün parçası olduğumuz bu toprakların üzerinde böyle bir uygulama siyasi acizliğin zirvesi. Benzer bir duyguyu yaşattı ama aslında şu an yaşanan daha vahim ve trajik bir durum.
 
“BAKANLIK HAKKIMIZDA SORUŞTURMA BAŞLATTI”
 
Vakıfbank'ta bloke edilen hesaba yatırılan 900 bin TL'lik bağışın akıbeti ne oldu?
 
* Şu anda hâlâ blokaj duruyor, hukuki başvurumuzu yaptık. Mahkeme valilikten yanıt istedi. 15 gün süre verildi. Süre henüz dolmadı.  Bu eninde sonunda çözülecek. Şu anda bankaların yaptığı hukuksuz ve korkudan yapılmış bir işlem. Korkuyla yapılmış işlem de bankacılık tarihinin kara lekesidir.
 
* Valiliğin yazdığı yazı da kara lekedir. Toplumun belediyeye yaptığı bağışın önünün bu şekilde kesilmesi utanç vericidir. O imzayı kim atmışsa utanmalı. Yanlış işlem görüyorsanız İBB Başkanı hakkında soruşturma açarsınız.  Ama vatandaşın bağışını bloke edemezsiniz. Kaldı ki hakkımızda bir soruşturma açıldı.
 
* Bağışla ilgili süreç hakkında soruşturma başlattı açtı İçişleri Bakanlığı. Bakanlıktan bir müfettiş geldi soruşturmayı yapıyor. Soruşturma yapabilirsiniz. Ama kalkıp vatandaşa ait bir parayı bankada bloke etmek çok aciz, çok zavallı bir tavırdır. Buna yukarıdan aşağı kim müdahale ettiyse, kim talimat verdiyse, kim imza atmışsa, o acizliğin o zavallılığın bir parçasıdır.
 
Soruşturma ne zaman başladı?
 
* Geçen hafta cuma günü başlatıldı. Ankara'da da başlatıldığını duyduk. Muhtemelen kampanya düzenleyen diğer belediyelere de müfettiş gidecektir. Sadece bana açılmadı soruşturma.
 
BAKIYORUZ, İNCELİYORUZ CÜMLELERİ İLE GEÇİŞTİRİLİYOR”
 
İBB bünyesindeki İstanbul Vakfı adına yardım kampanyası düzenlemek için İstanbul Valiliği'ne yaptığınız başvuru ne aşamada? Neden İBB adına değil de vakıf adına başvuru yapıldı?
 
* İstanbul Vakfı, İBB'nin Nurettin Sözen döneminde kurulmuş, aktif şekilde sayın Recep Tayyip Erdoğan döneminde yardımlaşma adına kullanılmış. Böyle bir vakfın yardım talebi bir haftadan uzun bir süredir bekletilirken tahmin edebileceğiniz onlarca vakfa günlük anında izni veren valiliğin niçin bizim başvurumuzu beklettiğini her gün sorguluyorum. Cevabını bilmediğim için mi sorguluyorum? Hayır. Cevabını biliyorum da ülkem adına bazen o kadar dip noktaya vuran bu duyguları sorgulamak zorundayım diyerek sorguluyorum. Bu sorgulamamı fiili olarak da yerine getiriyorum. “Bakıyoruz, inceliyoruz” cümleleri ile geçiştirilen bir süreç söz konusu.
 
* Şu anda İBB'nin kampanya ile ilgili kavramlarının önüne set kurulmaya çalışılıyor. Bu, İBB'nin yardım alamaması, bağış toplayamaması anlamına gelmiyor. Biz hala bağış alıyoruz. Belediye bu kadar mücadele edilen bir kurumsa yardım kampanyası için başvuruyu vakıfla yapalım o zaman dedik. Sonucu bekliyoruz.
Maske dağıtımı ile ilgili İBB'ye bir engel var mı?
 
* Hayır, biz toplu taşıma noktalarında ücretsiz vermeye çalışıyoruz. Ama Türkiye'deki maske stoğunu bakanlık bloke etti, hepsini aldı. Biz şu anda dönem dönem maske bulamıyoruz.
 
* İSMEK ile 1 milyona yakın maske üretmek için çalışmalara başladık. Madem maskeyi stokladınız bunu PTT'den ilan ederek kargo ile vatandaşa ulaştırma büyük bir külfet. Niye en büyük aracınızı kullanmıyorsunuz? En büyük aracınız belediyeler. İstanbul'da bir büyükşehir belediyeniz, 39 da ilçe belediyeniz var.
 
* Yollayın bize, sahada vatandaşımıza dağıtalım. 1 haftadır 10 gündür başvuruda bulunmuş cevap alamamış milyonlarca vatandaşımız var. O gün bize verselerdi bugün İstanbul'da maskesiz ev kalmamıştı.
 
 “SAHADA DİRENÇ VAR”
 
Sağlık çalışanlarının İBB'nin tahsis ettiği otel odaları var. Sağlık çalışanlarına İBB'den bu yönde bir talepte bulunmamaları için baskı olduğu söyleniyor, size bu yönde bilgi ulaştı mı?  
 
* 3 binin üzerinde yatak kapasitemiz var, sağlıkçılara çağrılarımızı açık yapıyoruz. Ama ne yazık ki sahada bunun olmaması yönünde dirençler görüyoruz.
 
* Duyuyorum ki hastanelerin başhekimleri, dekanları, rektörleri sağlıkçılara yatak bulmakla uğraşıyor. O bizim işimiz. Biz onunla uğraşalım. Siz sağlıkçıların sorunları ile hastane koşullarının iyileştirilmesi için uğraşın. Ama burada başka duygular devreye giriyor. O duyguların kaynağı da Ankara'daki kutuplaşma. Bunu Ankara'da çözüme kavuştururlarsa Türkiye daha iyi bir sınav verecek.
 
“TALİMATLA GAZETE ALAN BELEDİYELER GİBİ DAVRANMADIK”
 
Aniden sokağa çıkma yasağı verilen geçtiğimiz hafta sonu dağıtım sorunu yaşayan Sözcü Gazetesi'nin Halk Ekmek büfelerinde ücretsiz olarak dağıtılması birçok haksız eleştiriye neden oldu. Siz Sözcü gazetesini neden ve ne şartlar altında dağıttınız?
 
* Sözcü Gazetesi büyük oranda kendi imkanlarıyla Halk Ekmek büfelerine gazeteleri bıraktılar. Vatandaş ekmeklerini alırken kendi iradeleri ile istiyorlarsa Sözcü gazetesi aldılar. Bazı belediyeler de dağıttı. Ama hiçbirimiz para vererek Sözcü gazetesi alımı yapmadık.
 
* Yıllarca milyonlarca adet gazeteyi satın alıp dağıtma talimatı verilen belediyeler gibi davranmadık. Yani bize ücretsiz olarak gazeteler bırakıldı, vatandaş da kendi iradesiyle gazeteyi aldı. Bu olağanüstü günde iletişime bir katkıydı.
 
* Başka bir türlü yorumlanmasını şöyle düşünüyorum; kendi yönetimleri boyunca bunu felsefe haline getirmiş insanların aynı eylemi başkalarının da yaptığını düşünme psikolojisi. Bizim de Sözcü'nün de öyle bir psikolojisi yok. Tümüyle samimi duygularla bizi arayıp ‘gazeteyi bastık, sokağa çıkma yasağından haberimiz yoktu' denildi. Ki bizim bile haberimiz yoktu yasaktan. Basılan gazetenin nasıl dağıtılacağına ilişkin çare arayışıydı. Bu çare arayışına katkı sunduk.
 
Röportajın tamamını okumak için tıklayınız
twitter takip