Hakim karşısına çıkan Mehmet Yılmaz yine sordu: 'Binali Yıldırım'ın kaç gemisi var? '

Hakim+kar%C5%9F%C4%B1s%C4%B1na+%C3%A7%C4%B1kan+Mehmet+Y%C4%B1lmaz+yine+sordu:+%E2%80%99Binali+Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m%E2%80%99%C4%B1n+ka%C3%A7+gemisi+var?+%E2%80%99
ABONE OL
T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz; eski Ulaştırma Bakanı, TBMM Başkanı ve AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Binali Yıldırım’ın ve büyük bir gemi filosu bulunan çocuklarının servetinin kaynağını sorduğu yazılar nedeniyle hakkında açılan davada dün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Yılmaz; Binali Yıldırım’ın hakaret iddiasıyla yaptığı suç duyurusu üzerine açılan ceza davasındaki savunmasında "Yazı yazdığım için burada olmamalıydım" dedi. T24 ve Mehmet Y. Yılmaz’ın avukatları Aslı Kazan ile Taylan Tanay, “derhal beraat kararı verilmezse Binali Yıldırım ve çocuklarının serveti konusunda ‘ispat hakkı’nın kullanılmasına karar verilmesini” talep ettiler.

T24'deki habere göre; Yıldırım’ın açtığı davanın ilk duruşması dün (14 Ocak 2020 Salı) İstanbul Anadolu Adliyesi 38. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Mehmet Y. Yılmaz’ın bazı okurlarıyla, İfade Özgürlüğü Derneği ile Medya ve Hukuk Derneği temsilcilerinin de izlediği duruşmada Mehmet Y. Yılmaz özetle şunları söyledi:

"Dava konusu yazı hakaret kastıyla yazılmış bir yazı değil. Binali Bey defalarca milletvekilliği, belediye başkanlığına aday oldu, bakanlık, Meclis Başkanlığı yaptı. Serveti konusu gündeme geldiğinde şeffaf olduğunu, hesap verebileceğini söyledi. Gazeteci bunu sorar, ben de bir gazetecinin yapması gerekeni yaptım. Yazı yazdığım için burada olmamalıydım"

Binali Yıldırım’ın avukatlarından Muhammed Gök ise, "Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devleti, ifade ve basın özgürlüğü kapsamında yazı yazılabilir. Müvekkilimin görev yaptığı bu dönemde eski Türkiye’ye nazaran ilerleme de kaydedilmiştir. Müvekkilimin de anlayışı budur. Ama bu yazılarda sanki müvekkilimin usulsüz kazancı olduğu yolunda toplumda algı yaratılmaya çalışılmıştır" iddiasını öne sürdü. Gök, Yılmaz’ın, "Yıldırım’ın vekilleri olarak kendilerini de yargıyı etkilemeye çalışmakla suçladığını" söyledi ve davaya 'katılma' talebinde bulundu. Yılmaz’ın avukatları Aslı Kazan ve Taylan Tanay’ın da desteklediği katılma talebi kabul edildi. ‘Delil araştırması yok, derhal beraat’ talebi Avukat Taylan Tanay, Ceza Mahkemeleri Kanunu’nun 223. maddesi hükmüne gönderme yaparak “suçlamayla ilgili yeni delil araştırma durumu yoksa müvekkilim Mehmet Yılmaz hakkında derhal beraat kararı verilmelidir” dedi. Mehmet Y. Yılmaz’ın Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden biri olarak Yıldırım ve çocuklarının servetinin kaynağını sorduğunu anımsatan Tanay, “Binali Yıldırım da, kamu görevi yapan herkesin de mal varlığı sorgulanır, fikri takibi yapılır, müvekkilimin de yaptığı budur” diye konuştu.

Tanay, 23 Haziran’daki İstanbul seçimleri öncesinde Ekrem İmamoğlu ile çıktığı tartışma programında mal varlığını beyan edeceğini açıklayacağını vurguladı, AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatları uyarınca siyasetçiler söz konusunda olduğunda, kamu yararının varlığının sorgulanamayacağının altını çizdi.

Adalet Bakanlığı’nın 2019’da açıkladığı “strateji belgesi” ve buna paralel çıkarılan 7188 sayılı yasaya “haber niteliği taşıyan metinler ile eleştiri yazılarının suç olmadığının yazıldığını” kaydetti. Tanay, “Böylece ‘eleştiri yapmak suç değildir’ ifadesi kanuna yazılan bir ülke olduk. Bunun nedeni bu mahkemelere getirilen bu tür davalardır” dedi.

Tanay, “derhal beraat kararı verilmezse ispat hakkını kullandırılmasını ve kovuşturmanın genişletilmesini” talep etti.

Aslı Kazan: Mehmet Yılmaz’ın kaynağı Binali Yıldırım’dır!

T24 ve Mehmet Y. Yılmaz’ın avukatlarından Aslı Kazan da;, müvekkilinin gazeteci olduğunu hatırlattı ve “Müvekkilime ‘kaynağı kim’ diye sorulacak olursa belki de ‘Kaynağım Binali Yıldırım’ diyecektir. Yıldırım konu kendisine her sorulduğunda gülümseyerek, ikrar mahiyetinde cevaplar vermiştir. Malvarlığı konusu yıllardır kamuoyu gündemini işgal etmektedir” dedi.

Binali Yıldırım’ın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu 2014 seçimlerinden önce CNN’de konuğu olduğu Cüneyt Özdemir’in “Çocuklarınızın 30 gemisi var mı” sorusuna, ret değil kabul içeren yanıt verdiğine işaret eden Kazan, özetle şöyle devam etti:

"Müvekkilimin dava konusu yazısı 14 Haziran 2019 tarihini taşıyor. ‘Binali Yıldırım 16 Haziran’da Ekrem İmamoğlu ile Fox TV’de tartışmaya çıkacak. Kendisinin ve oğullarının servetini kaynağını açıklarsa oyumu Binali Yıldırım’a vereceğim’ diyor.

Yıldırım, Bu yazıdan iki gün sonra çıktığı televizyonda ‘servet beyanı keyfi değil, tabii ki vereceğim’ dedi. Müşteki vekillerince inanılmaz bir dilekçe hazırlanmış, algı yaratmak iddiası öne sürülmüş. Bu dilekçe Binali Yıldırım’ın açıklamalarıyla örtüşmemektedir. Bu bedenle müşteki Yıldırım’ın ifadesinin mahkeme huzurunda alınmasını istiyoruz.”

Mehmet Y. Yılmaz’ın yazılarının olaylara haber değeri kazandıran bütün kriterleri taşıdığını vurgulayan Aslı Kazan, Anayasa’nın 39. maddesi uyarınca Binali Yıldırım ve ailesinin serveti için “ispat hakkı”nı kullanmak istediklerini söyledi.

İstanbul 38. Asliye Ceza Mahkemesi’nde verilen ara kararda, duruşmanın 9 Nisan 2020’de saat 11.30’a ertelenmesine, Mehmet Yılmaz’ın duruşmalardan vareste tutulmasına hükmedildi. MEHMET YILMAZ BUGÜNKÜ YAZISINDA DA SORDU! Öte yandan; Mehmet Yılmaz bugün kaleme aldığı köşe yazısında da; Binali Yıldırım'a sorduğu soruları tekrarladı. Hakkındaki dava devam ettiği için bu konuda karar verilene kadar konuşmayacağını belirten Yılmaz, "Ancak soru sormaya devam edeceğim" diyerek Binali Yıldırım'a sorduğu soruları tekrarladı. Yazısında; hakkında açılan davadan şikayetçi olmadığını belirten Yılmaz, "Böylece Binali Bey’e hakaret etmediğimi, gazeteci olarak görevimi yaptığımı kanıtlama olanağı da bulacağım" dedi. Davanın görüldüğü Kartal'daki Anadolu Adliyesi için de söylenildiği gibi devasa bir bina diyen Yılmaz, "Bakarsınız, günün birinde dünyanın en büyük adliye binasının içine, dünyanın en adil ve bağımsız/tarafsız mahkemelerini koyma olanağını da buluruz.Zaten övünülmesi gereken de bu olmalıdır. Mahkeme binasının büyüklüğünden ziyade, içinde dağıtılan adaletin niteliği önemlidir" diyerek de hukuk sistemini eleştirdi. Mehmet Yılmaz'ın bugünkü yazısı şu şekilde: Dün hiç olmamam gereken bir yerdeydim: İstanbul Anadolu Adliyesi'nde, bir Asliye Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda. Binali Yıldırım’a bazı sorular sordum, derli toplu, tutarlı bir yanıt almayı beklerken mahkemeyi boyladım. Olabilir, Türkiye’de işler böyle yürüyor. Şikayetçi değilim aslında, böylece Binali Bey’e hakaret etmediğimi, gazeteci olarak görevimi yaptığımı kanıtlama olanağı da bulacağım. Bu arada şunu söyleyeyim, Kartal’daki Anadolu Adliyesi için "dünyanın en büyük adliyesi" deniliyordu, gerçekten de devasa bir bina. Bakarsınız, günün birinde dünyanın en büyük adliye binasının içine, dünyanın en adil ve bağımsız/tarafsız mahkemelerini koyma olanağını da buluruz. Zaten övünülmesi gereken de bu olmalıdır. Mahkeme binasının büyüklüğünden ziyade, içinde dağıtılan adaletin niteliği önemlidir. Binali Bey ile olan hukuk davamız henüz görülmedi, bu ceza davasıydı ve ileri bir tarihte avukatlarımız, yargıcın huzurunda tezlerini kabul ettirmeye çalışacaklar. Mahkemeyi etkilemeye çalışmak ile suçlanmamak için bundan sonra, karar verilene kadar bu dava ile ilgili bir şey yazmayacağım. Mahkemeyi de, iki tarafın avukatlarını da bu süreçte rahat bırakmak gerek. Ancak bu durum, sorularımı sormaya devam etmeme engel değil. İkisinin yeri ayrı. Binali Bey, kendisi gibi bir devlet memuru olan öğretmen eşi ile Allah bağışlasın üç çocuk büyüttü. Çocuklar olağanüstü başarılı, adeta ticari deha seviyesindeler. Bir memur ailesinin çocukları, şimdi yedi denizde gezen 30’a yakın geminin sahibi olan şirketlerin sahibi durumundalar. Gördüğünüz gibi yaklaşık bir rakam verebiliyorum. Çünkü bu işlerde gemiler alınıp, satılabiliyor, sayı artıp azalabiliyor. Binali Bey, inadı bırakıp yanıt vermiş olsaydı, kaç şirket ile kaç geminin yüzdürüldüğünü öğrenebilirdik. Bu kendisi için de iyi olurdu, çocukları için de, biz sıradan seçmenler için de. Bir demokraside, Binali Bey konumuna yükselmiş siyasetçilerin, bu tür hesaplar sorulduğunda açıklıkla yanıtlamaları beklenir. Gazeteci sorar, siyasetçi açıklar, halk da gerçeği öğrenir. Bu kadar basit! Öte yandan bizimki gibi girişimciliğin yetersiz olduğu ülkelerde, bu tür örnek olayların kamuoyu ile paylaşılması hem girişimcilik ruhunu ateşler, hem de iş idaresi becerilerinin alenileşip, yaygınlaşmasıyla birlikte ekonomi canlanır. Dünyaca ünlü yabancı iş okullarında, bu tür başarılar örnek olay olarak derslere, lisansüstü tezlere de konu olur. Onun için sorularım sadece gazetecilik meraklarım ile sınırlı değil aynı zamanda memlekete bir hizmet olarak da görülmeli! Binali Bey’in çocukları gibi 10 bin genç girişimcimiz, 30’ar gemi sahibi olsalar, Türk deniz ticaret filosunun bileği bükülemez hale gelir. Onun için sorularımı tekrarlayayım, maksat vatana millete hizmet! * İlk gemi nasıl ve ne zaman alındı? Ne tür bir kredi kullanıldı, nasıl bir teminat gösterildi? * Binali Bey, siyasete girmeden önce çocuklar denizcilik işinde miydiler? * Binali Bey’in siyasette yükselmesine paralel bir gelişme gözledim. Yanılıyor muyum? Bu başarı, kaç yıl içinde gerçekleşti? * Şirketlerin kaçı Türkiye’de, kaçı Malta filan gibi vergi avantajı sağlayan ülkelerde kuruldu? Bu şirketler ne kadar vergi veriyor? * Gemi sayısı tam olarak kaçtır? İsimleri, bandıraları, tonajları nedir? * Kamu bankalarından kredi kullanılmış mıdır? Kullanılan kredilerde kamu bankaları payı kaçtır? Bu soruların yanıtlarıyla yola çıkarsak, bundan sonra soracağım bazı ek sorularla kamuoyunun aydınlanmasını sağlayabiliriz. YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!  
twitter takip