Hürriyet'in işten çıkarttığı Çınar Oskay Demirören Ailesi için sert konuştu: 'Sanayi Devrimi öncesinde kalmışlar... '

H%C3%BCrriyet%E2%80%99in+i%C5%9Ften+%C3%A7%C4%B1kartt%C4%B1%C4%9F%C4%B1+%C3%87%C4%B1nar+Oskay+Demir%C3%B6ren+Ailesi+i%C3%A7in+sert+konu%C5%9Ftu:+%E2%80%99Sanayi+Devrimi+%C3%B6ncesinde+kalm%C4%B1%C5%9Flar...+%E2%80%99
ABONE OL
Hürriyet Gazetesi'nin Doğan Grubun'dan Demirören Grubu'na satılmasının ardından geçtiğimiz Ekim ayında 45 gazeteci sendikalı oldukları için evlerine gönderilen tebligatla işten çıkartılmıştı. İşine son verilen gazetecilerden birisi olan Çınar Oskay, diken.com.tr'den Minez Bayülgen'e verdiği röportajda; Hürriyet'teki işten çıkartılma süreci, Hürriyet'te çalıştığı süre içinde yaşadıkları ve Hürriyet'in Ahmet Hakan genel yayın yönetmenliğindeki bugünkü yayın politikası gibi bir çok konuda açıklamalar yaptı. Hürriyet’te ek yayınlar yayın yönetmeni olarak görev yapan Çınar Oskay, işten çıkartılan 45 kişinin 43'ünün sendika üyesi olduğunu ve sendikanın toplu sözleşme hakkını almak üzere olduğunu belirterek; "45 kişinin 43’ü atıldıkları gün sendika üyesiydi. Sendikanın toplu sözleşme hakkını almasına ramak kalmıştı. Bu sayıya ulaşmasını engellediler. Ayrıca atılanların hepsi iyi gazetecilerdi. Banu Tuna, Sebati Karakurt, Serkan Ocak, İpek Özbey, Emre Özpeynirci, Şebnem Turhan bu anlamda sıkıntı yaratabilecek insanlardı. Eski Hürriyet’ten kalma gazetecilik tortularından kurtulmuş oldular. Bana da çok bayıldıklarını sanmıyorum" dedi. Tazminatlarının da hala ödenmediğini belirten Oskay, "Açıklama bile yapmadılar. 45 kişinin gazetede geçirdiği süre toplam 503 sene! Yani beş asır! Sendika üyesi diye insanları işten çıkarmak bir suç. Bu anayasal bir hak. Bu rehavet nereden geliyor merak ediyorum doğrusu. Kemer Country’deki golf sahalarını imara açarken güzel hukuki sürprizler yaşanmış, anladığım kadarıyla. Ama iş mahkemelerinde hukukun hala işlediğini biliyoruz. Bu kadar rahat davranmak için Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığından emin olmak, buna bel bağlamak gerekir. Bence o kadar da emin olmasınlar" açıklamasını yaptı. Demirören Ailesi hakkında sert açıklamalar yapan Çınar Oskay, " Golf turnuvaları düzenleyen, müzayedelerde en pahalı tabloları satın alan, modern görünümlü bir aile. Ama insani anlamda, çalışanlara bakış anlamında Sanayi Devrimi öncesinde kalmışlar" dedi ve sendikaya gazetenin Demirören Ailesi'ne satıldıktan sonra üye olduğunu, bunun bir tavır olduğunu, gazete Doğan grubunda iken sendikaya üye olmaya gerek duymadığını belirtti. 2011 yılında; gazetenin yayın politikasını eleştirerek Radikal'den istifa ettiğini anlatan Oskay, aynı hafta ihbar ve kıdem tazminatı dahil tüm tazminatlarını aynı hafta içinde aldığını da sözlerine ekledi. Çınar Oskay, Doğan Grubu döneminde daha özgür olduklarını belirtti ve "Kesinlikle. Evrensel anlamda gazetecilik yapabildiğimiz, epey özgür dönemlerimiz oldu" dedi. Oskay, ülke gündeminin en yoğun ve sıkıntılı bir dönemi olan Gezi zamanında da istedikleri manşetleri atabildiklerini, önceleri  müdahale olmadığını sonrasında da o dönemin genel yayın yönetmeni Enis Berberoğlu'nun zarif biçimde biraz dikkat etmelerini istediğini belirten açıklamalar yaptı. Demirören Grubu'nun ise Ahmet Ümit ile yaptığı röportajın başlığını değiştirerek, 80 bin basılı gazeteyi çöpe attığını sözlerine ekledi. 45 gazetecinin işten çıkartılmasının ardından istifa eden genel yayın yönetmeni Vahap Munyar'ın kendilerine müdahale etmemek için çabaladığını da belirten Oskay, Munyar için şunları söyledi: Vahap Munyar’ı severim, muhalif gibi görünen pek çok kişiden daha hassas davrandı. Güç meraklısı biri değildi. Ki başta korkmuştuk ondan. Yıllarca uçaklarda gezdi, kuşkusuz Ankara’nın onayıyla geliyor. “Acaba burayı Sabah mı yapacak” diye düşünenler oldu ama öyle yapmadı.  Kıdemli bir gazeteci ve düzgün bir insandı. Bunlar hep karakter meselesi. O kadarına yüreği el vermedi. Bizimle beraber bıraktı. Başta da çok istemeyerek yayın yönetmeni olduğunu anlıyorum. O gezmeyi ve köşesine uzun ekonomi ve sektör haberleri yazmayı severdi.  Demirören Ailesi'nin Milliyet ve Vatan Gazeteleri'ni getirdiği noktaya değinen Çınar Oskay, gazetenin satıldığı ilk zamanları "Yıllar süren bir mücadele sonrası işgale uğramak gibiydi. Bu grubun koskoca Milliyet’i, iyi bir gazetecilik ekolünü devam ettiren Vatan’ı taşıdığı nokta içler acısıydı. Bir iki meczup dışında sevinen yoktu. Hürriyet’in başına gelecekler belliydi. Şimdi düşünüyorum da o günler ne kadar yıpratıcıymış. İnanılmaz gergindik, hayal edemezsiniz. Defolup gitmek istiyorsun, gidemiyorsun. Sağda solda tuhaf insanlar görüyorsun ve meydanı onlara bırakmak istemiyorsun" diyerek anlattı. Çınar Oskay, Hürriyet'in Ahmet Hakan'ın genel yayın yönetmeni olduğu bugünkü yayın politikasından da söz etti. Oskay, Ahmet Hakan ile ilgili de; "Demirörenler geldiğinde yöneticilerle tanışma yemeği oldu. Gergindik çoğumuz. Ahmet Hakan güle oynaya geldi, Yıldırım Demirören’le önceden iyi tanışıyor gibiydi. Ve ilk iş tavla konuşuldu, biliyor musunuz? Yine tavla oynanmış" dedi. Çınar, Ahmet Hakan'ın genel yayın yönetmenliği için de; "Ben mutfaktan gelen biriyim. Ahmet’in nasıl bir gazete yapabileceğini aşağı yukarı tahmin ediyordum. Başlıkları toparlayacağını, içeriğe bir şekilde zekasının yansıyacağını öngörüyordum. Manşetler fena değil, sayfayı tutuyor. İç sayfalara da biraz renk geldi. Fakat genel vizyonu sandığımdan çok zayıf çıktı" dedi ve bunun nedenini şu sözlerle açıkladı: Getirdiği yazarlar ve sonrasında kadın gazetecileri duyurma biçimi vahimdi. Gazetenin kadınlara verdiği önemi “Hürriyet’e kadın eli değiyor” başlığıyla duyurursanız, değişen dünyayı, onca yıldır yandan kaynak yapmaya çalıştığınız moderniteyi hiç anlamamışsınız demektir. Şiraze de tutmuyor artık sanırım. “Üç gün şöyle yazayım, iki gün böyle yazayım, üç kutuda iktidarı övüyorsam bir kutuda da muhalefeti öveyim” diye tombalacı numaralarıyla gazetecilik yapınca şiraze kaçıyor, saçmalıyorsunuz.  ÇINAR OSKAY'IN RÖPORTAJINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!  
twitter takip