Journo'dan 'satılık haber' açıklaması!

Journo%E2%80%99dan+%E2%80%99sat%C4%B1l%C4%B1k+haber%E2%80%99+a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1%21;
ABONE OL
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın yayın organı Journo, yayımladığı para karşılığı haber yapan haber sitesi ve ajanslarla ilgili haberinin yarattığı tartışmalar üzerine "4 soruda ‘satılık haber’ meselesi ve özeleştirimiz" başlığıyla bir açıklama yaptı. Journo'nun ismini gizli tuttuğu ve İstanbul merkezli olduğunu belirttiği bir şirkete dayandırdığı haberine göre bazı haber ajansları ve haber siteleri belirli bir tarife ile para karşılığı haber yayımlıyordu. Sözkonusu listede adı geçen T24, Mynet ve DHA para karşılığı haber yaptıkları iddiasını yalanlamıştı. Journo ise bugün yaptığı açıklamada "Hakkında bir iddia bulunan kişi ve kurumlara yayından önce görüşlerini sormamak, geleneksel gazetecilik ilkeleri açısından yanlış oldu" ifadesine yer vererek özeleştiride bulundu. Açıklamada "Son Journo haberi geniş çaplı bir tartışma başlattı. Kendisini halkla ilişkiler ve danışmanlık şirketi olarak tanıtan bir kuruluşun gönderdiği toplu e-posta Journo’ya ulaşmıştı. Şirketin, ‘istenilen içeriği onlarca haber sitesi ve ajansa yayımlatabilme’ vaadini araştırdık. 'Fiyat listesindeki' kimi yayıncılar haberi sert bir dille eleştirdi. İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) Yönetim Kurulu ise açıklamasında 'Bu tarz haberleri, kötü örneklerin ifşa edilmesi ve iyi örneklerin ayrıştırılması açısından son derece değerli buluyoruz. Bu nedenle Journo ekibine minnettarız' dedi. Bu süreçte gelen soru ve eleştirilere 4 maddede cevap veriyor, haberin eksikleriyle ilgili özeleştirimizi de sunuyoruz" denildi. Journo'nun açıklaması şöyle devam etti: "1. Bu haber nereden çıktı ve söz konusu şirketin ismini neden gizlediniz? Şirket 'hizmetlerini' tanıttığı ve 'fiyat listesini' eklediği mesajı toplu e-posta göndererek yayıyor. Bu e-posta elimize ulaştı. Etik değerlere aykırı ve kısmen yasa dışı bir faaliyette bulunduğunu düşündüğümüz bu şirketin ismini haber metninde yayımlamamız, bu işe ortak olmamız ve kendilerinin reklamını yapmamız anlamına gelecekti. İlgili bilgi ve belgeleri, sektör temsilcileri ve akademisyenler de dâhil talep eden herkesle birebir paylaştık. Nitekim İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) Yönetim Kurulu haberdeki kamu yararına dikkat çeken bir açıklama yaptı. 2. Peki niye yayıncıları önceden arayıp görüş almadınız? Listenin üst sıralarındaki yayınlarda görev yapan kaynaklarımız ücret karşılığı içerik yaptırmanın uzun süredir farklı isimler altında sürdüğünü kabul etti. Bu bilgiyi söz konusu hizmeti alan şirketlerden de teyit ettik. Çeşitli başlıklar altında faturalar kesildiğini de öğrendik. Bu tür bir bilginin resmi olarak doğrulanması beklenemez. İlk 20’deki yayıncıların tamamından, hatta listedeki yüzlerce sitenin her birinden yayından önce tek tek görüş alınması çok zor olsa da, haberin tüm eksiklerden arındırılması için gerekliydi. Hakkında bir iddia bulunan kişi ve kurumlara yayından önce görüşlerini sormamak, geleneksel gazetecilik ilkeleri açısından yanlış oldu. Ancak yayının ardından ismi geçen bazı sitelerden telefon ve e-posta yoluyla gelen her görüşü yarım saat içerisinde haberi güncelleyerek yayımladığımızı vurgulamak gerekir. Örneğin ShiftDelete.Net Genel Yayın Yönetmeni Tolga Cem Küçükyılmaz 'Biz doğrudan kendi reklamcılarımızla çalışıyoruz ve sabit bir fiyat politikamız yok' dedi. 3. Bu haberdeki kamu çıkarı nedir? Haber görünümü altında reklam yayını dünyada da, Türkiye’de de uzun süredir tartışılan bir sorun. 'Doğal reklam' ve 'sponsorlu içerik' olarak meşru hâlde sunulan ve haber ile reklam arasındaki sınırı belirsizleştiren bu uygulamanın gazeteciliğe zarar verdiği eleştirileri yapılıyor. ABD ve bir dizi ülkede 10 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, 'Bu bir ilândır' gibi ibareler olduğu hâlde bu tür içeriklerin 'en eğitimli ve bilinçli okurları dahi yanıltabildiği' saptanmıştı. Gazeteci Faruk Bildirici de sorunun Türkiye’de daha sık rastlanan ürün ve hizmet tanıtımlarının haber sütunlarında yapılması, habere şirket penceresinden bakılması ve 'davet gazeteciliği' boyutlarına değinmişti. Türkiye’de birçok şirket ücret karşılığı haber yayımlatmayı vadetmeye devam ediyor. Bu hem medya, hem de genel olarak iletişim sektöründe hemen herkesin bildiği bir sorun. Üstelik 'Bu bir ilândır' ibaresi olmadan, yani okurdan söz konusu para ilişkisi gizlenerek yayın yapılmasını savunan yayıncılar da var. Bu örnekte olduğu gibi elimize belge geçtikçe bu araştırmayı derinleştireceğiz. Yayından sonra da ihbarlar aldık ve siz de bize [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Amacımız, gazeteciliğe zarar veren bu düzen yerine Türkiye’nin bu alanda uluslararası standartları benimsemesi ve 'doğal reklam' yahut 'advertorial' yayınlarının bu ilkelere göre yapılması. Bu süreçte biz de ilk haberdeki eksiklerimizi gidermeye çabalayacağız. 4. Bu haberleri Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) mı yaptırıyor? Belki gerek bile yok ama bu çıkışlara yanıt verirken bir gerçeği daha vurgulamak istiyoruz: Journo, Avrupa Birliği’nin bir hibe desteğini almakta ve TGS sahipliğinde olmakla birlikte editoryal bağımsızlığa hâiz, özerk bir yayındır. TGS yönetimi söz konusu haberden diğer tüm Journo okurlarıyla beraber, yayımlandıktan sonra haberdar olmuştur ve herhangi bir müdahalede bulunmamıştır. Bu vesileyle daha nitelikli, daha özgür, daha temiz bir medya özlemini paylaştığımız dürüst meslektaşlarımızı zan altında bırakmak gibi bir niyetimizin asla bulunmadığını tekrar belirtmek isteriz."
twitter takip