Kapanan Star Gazetesi'nin yazarı Ahmet Kekeç'in yeni adresi belli oldu! İşte; ilk yazısı!

Kapanan+Star+Gazetesi%E2%80%99nin+yazar%C4%B1+Ahmet+Keke%C3%A7%E2%80%99in+yeni+adresi+belli+oldu%21;+%C4%B0%C5%9Fte;+ilk+yaz%C4%B1s%C4%B1%21;
ABONE OL
Hükümete yakınlığıyla bilinen TürkMedya grubunun Star ve Güneş gazeteleri 2019'un son günü son sayılarını çıkararak yazılı basına veda etmişti.  Gazetelerin kapanmasının ardından Star Gazetesi'nin yazarı Ahmet Kekeç ise yine TürkMedya Grubu'nun bir başka Gazetesi olan Akşam'a geçti. Akşam Gazetesi'ne geçtiğini dün sosyal medya hesabından duyuran Kekeç bugün de ilk  yazısını yazdı. async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"> Ahmet Kekeç ilk yazısında; Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu yazdı: Ahmet Kekeç'in ilk yazısı şu şekilde:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin sorularını cevaplandırmış.
Gazeteci, Davutoğlu ve Babacan’ın girişimlerini de sormuş. Kılıçdaroğlu lafını esirgememiş. Bu iki girişim (Davutoğlu ve Babacan’ın parti kurma girişimleri) “demokrasiden yana görünüyor”muş... Hatta İYİ Parti ile kurdukları Millet İttifakı’yla “benzerliği yüzde 99” imiş. Peki, Kılıçdaroğlu neye dayanarak bir “benzerlik” vehminde bulunuyor? Bu sorunun cevabını da “mülakatı” gerçekleştiren gazeteci versin: “Kılıçdaroğlu bu benzerliği her iki girişimin de parlamenter sisteme geçiş, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüne dayalı yeni ve demokratik bir anayasa isteğine, adil seçim sistemi isteğine bağlıyor.” Özetle diyor ki Kılıçdaroğlu, “Parlamenter sisteme geçiş, yargı bağımsızlığı ve yeni bir anayasa konusunda anlaşıyoruz...” Sadece bu mu? “Anlaştıkları” ve dile dökülmeyen hususlar da var. Mesela? Mesela çözüm süreci. Kemal Kılıçdaroğlu Barış Pınarı Harekâtı’ndan önce, “terör örgütü” olarak görmedikleri YPG/PYD’ye karşı, bir tür çözüm masası önermişti. Nasıl olacaktı? Şöyle olacaktı: AK Parti belası savuşturulduktan sonra, konu (“PKK ve Terör” meselesi) TBMM gündemine getirilecek, orada bir çözüm aranacaktı... Bulunacak çözüm, doğal olarak, YPG/PYD’yi de bağlayacaktı. Bu da, yeni bir çözüm sürecini icbar ediyordu. Davutoğlu’nun ateşli bir “çözüm süreci taraftarı” olduğunu zaten biliyorsunuz. Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra bir-iki yerde “çözüm süreci”ni dile getirmişti. Peki, bu mudur? Terör belasına karşı çare, o anakronik çözüm sürecine dönmek midir? Bir tarihte “çözüm masası” kurulmuştu, hatırlayacaksınız. PKK silah bırakacak, “sorunlar” müzakere yoluyla halledilecekti. Devlet buna hazırdı. Daha doğrusu inandırılmıştı. İş, büyük ölçüde kamuoyunu ikna etmeye kalıyordu. Devlet, “Akil adamlar heyeti” eliyle ikna seferberliğine girişmişken, bir şey oldu. PKK masayı devirip kaçtı. PKK’nın niçin silah bırakmayacağını, niçin oyalama yolunu seçtiğini daha önce birkaç kez yazmış, gerekçelerimi sıralamıştım... Yazının devamını okumak için TIKLAYINIZ
twitter takip