Özlem Gürses: Bu şakayı gerçek sanmam çok da tuhaf değil

%C3%96zlem+G%C3%BCrses:+Bu+%C5%9Fakay%C4%B1+ger%C3%A7ek+sanmam+%C3%A7ok+da+tuhaf+de%C4%9Fil
ABONE OL

Özlem Gürses, mizah sayfasındaki bir haberi gerçek sanarak Bahçeli'ye aşı vuran hemşirenin saldırıya uğradığını öne sürmüştü...

Halk TV'de MHP lideri Devlet Bahçeli'ye aşı vuran hemşirenin saldırıya uğradığını aktaran Özlem Gürses, mizah sayfasında yer alan bir haberi gerçekmiş gibi sunduğu için hatalı olduğunu belirterek  sosyal medyadan gelen tepkilerle ilgili olarak da "İş eğlenceden çıktı. Tekrar bir saldırı ve tehdide dönüştü" dedi.

Halk TV'de program sunan Özlem Gürses MHP lideri Devlet Bahçeli'ye Covid-19 aşısı vuran hemşirenin saldırıya uğradığı söyledi.
Programda Gürses "Bugün, çok olağanüstü bir haber okudum, Gazete Pencere'de okudum. Her sabah mutlaka okuduğum yayın organlarından biri dijitalde. Sayın Bahçeli'ye aşı yapan bir hemşire vardı. O hemşirenin darp edildiğini siz biliyor muydunuz? Ben de Gazete Pencere'de okudum ve aklım durdu. Numune Hastanesi acil servisinde tedavi altına alınmış bu hemşire hanım. Adı Gülnaz Şırınga: 'Neye uğradığımı anlamadım. Arkamdan gelen 4 kişi aniden sopalarla vurmaya başladı. Kendisine vururken bir yandan da 'Canımızı acıtanın canına okuruz.' diye bağırdıklarını söyledi. Sayın Bahçeli'ye aşı yaptığı için, onun canını acıttıklarını düşündükleri için bu kadıncağızı darp etmişler" dedi.

Konunun sosyal medyaya taşınmasından sonra tehditler de aldığını belirten Gürses "İş eğlenceden çıktı. Tekrar bir saldırı ve tehdide dönüştü" diye yazdı.

Açıklamasında, hata yaptığını belirten Gürses "Bu hatam için tüm Halk TV izleyicilerinden, yayın konuğumdan, bu mizahı sayfasına taşıyan meslektaşlarımdan ve sizlerden özür dilerim" dedi.

"Günde 2 kadının katledildiği, düşüncesini söyleyenlerin vatan hainliği ile suçlandığı ve aynı gün içinde 3 kişinin saldırıya uğradığı bir dönemde 'bu şakayı gerçek sanmam çok da tuhaf değil" diye belirten Gürses, "Sosyal medyada, gazete sayfalarında, her gün bir kesime açıkça hakaret ediliyor, tehditler savruluyor" dedi. Gürses, bu hareketlerinden dolayı kimsenin de bir özür dilemediğinin altını çizerken, "Buradan ne ülkeye ne de kimseye bir çıkış olduğunu düşünmüyorum. Ama ben, yine de umudumu koruyorum. Eninde sonunda bu gerginlik bitecek, bu fırtına dinecek ve bugün yazılmayan, söylenmeyen tüm gerçekler ortaya çıkacaktır" dedi.

Özlem Gürses'in açıklaması şöyle:

"Sevgili Twitter Camiası,

Dün gece yayında yaptığım bir hata, sabahtan beri sosyal medyada bir şakanın konusu olmuş durumda…

Doğrusu, ilk saatlerde ben de çok takılmadım, haklı eleştiri ve esprilerinize güldüm geçtim.

Aktardığım haberin bir mizah haber olduğunu anladığımda da zaten gereken müdahaleyi yaptım ve o bölüm hiçbir biçimde paylaşılmadı.

Ama anlıyorum ki mesele, ülkenin resmi kamu kurumlarını muhatap alacak kadar büyümüş vaziyette.

O kadar ki Sağlık Bakanlığı’na sorulmuş, açıklamalar manşet yapılmış!

Bizlerin ülkeyi yönetenlere ulaşma ve soru sorma şansımız olsa, doğrusu ben soru hakkımı başka konularda kullanmak isterdim.

Keşke, ülkedeki ekonomik sıkıntılar, kamu zararları, adalet krizleri ve kadın cinayetlerinden başlayarak siyasetçileri, gazetecileri, hatta hakkını savunan tek tek vatandaşlarımızı hedef alan şiddet iklimi ile ilgili yaptığımız haberler de en az bu kişisel hatam kadar ciddiye alınabilse…

Doğrudur. Ben bir hata yaptım.

Her gün düzenli olarak mobil sayfalardan okuduğum bir dijital gazetenin haberinin, bir mizah sayfası olduğunu fark etmedim.

Haklısınız, hastane ismine ve soyadına dahi “uyanamadım”.

Tam yayına girerken gördüm ve o anki refleksle bunu tek bir cümle olarak ifade ettim.

Bu hatam için tüm Halk TV izleyicilerinden, yayın konuğumdan, bu mizahı sayfasına taşıyan meslektaşlarımdan ve sizlerden özür dilerim.

Ama unutmayalım ki 5 saat süren o yayında ben yayın konuklarımla “duyulmasından hoşlanılmayan” sayısız “gerçek haberi” de konuştum, belgeleri ile ekrana getirdim.

Siz de biliyorsunuz ki benim bu hatam, ülkedeki gelir adaletsizliği, genç işsizliği, eğitim sorunları, siyasetin şiddeti sürekli körükleyen kutuplaştırıcı dili, ifade özgürlüğü sorunları ve suni gündemlerle karartılmış medya ortamı gerçeklerini değiştirmiyor…

O dev sorunlar olduğu yerde duruyor.

Bu ülke Kabataş Yalanı ile neredeyse bir iç çatışmanın eşiğinden döndü, her gün ele geçirilmiş ekranlarda sabahtan akşama algı operasyonları izliyoruz.

Hadi ben binlerce mesajınızda ifade ettiğiniz gibi “yalancıyım, trolüm, geri zekalıyım, salak bir gazeteciyim”.

Peki bu ülkede en sarsıcı gerçekleri haber yapan, araştırma dosyaları ile nasıl soyulduğumuzu anlatan, her biri belgelerle kanıtlanmış tuhaf ilişkileri kitaplaştıran gazeteciler, değerli meslektaşlarım neden yüzyıllarla yargılanıyor?

Neden hapse atılıyor, neden sürekli o “mizah olmayan saf gerçek” haberlere erişim engelleri getirilip, haber siteleri kapatılıyor, gazetelerine ilan şantajları yapılıyor, yayın lisansları engelleniyor, sürekli yersiz cezalar ödemek durumunda kalıyorlar ? Neden ?

Ve birileri neden sosyal medyada o “gerçek haberleri” yaymayı değil de, bir mizah haberin hatalı paylaşımını yaymayı tercih ediyor ? Yoksa işlerine öylesi mi geliyor ?

Siyasetçiler ülkeyi ve toplumu bir araya getirip, sıkıntıları çözmek yerine, her gün yeni bir polemiğe sarılıyor.

Günde 2 kadının katledildiği, düşüncesini söyleyenlerin vatan hainliği ile suçlandığı ve aynı gün içinde 3 kişinin saldırıya uğradığı bir dönemde “bu şaka”yı gerçek sanmam çok da tuhaf değil.

Sosyal medyada, gazete sayfalarında, her gün bir kesime açıkça hakaret ediliyor, tehditler savruluyor.

Ve bir kişi de bu hakaretlerinden dolayı özür dilemiyor, karanlık ilişkilerin odağındaki isimlerin tehditlerine kimsenin sesi çıkmıyor !

Buradan ne ülkeye ne de kimseye bir çıkış olduğunu düşünmüyorum.

Ama ben, yine de umudumu koruyorum…

Eninde sonunda bu gerginlik bitecek, bu fırtına dinecek ve bugün yazılmayan, söylenmeyen tüm gerçekler ortaya çıkacaktır."

 

 

twitter takip