Güneş gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, bugünkü yazısında, 2010 yılında Hürriyet Gazetesi'nde çalışan bir gazeteci arkadaşlarını eşi Nagehan Alçı ile birlikte torpille Cansu Çamlıbel'in önüne geçirdiklerini itiraf etti. Ancak, Kütahyalı'nın bu yazısına eşi Nagehan Alçı'nın ters bir cevap geldi.
Eşinin yazısında söz ettiği olayı kabul etmediğini ifade eden Nagehan Alçı, 'Haberim olsa engellemek için elimden geleni yapardım' dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı, Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Adalet Ağaoğlu'nun ölümünün ardından en içten ve sahici yazıyı Cansu Çamlıbel'in kaleme aldığını belirtti. Kütahyalı, eşi Nagehan Alçı'yla birlikte 2010 yılında Çamlıbel'in yerine Hürriyet gazetesine bir ismi 'paraşütle yazar yaptırdıkları' itirafından bulundu.
Kütahyalı yazısında 'Adalet Ağaoğlu'na sol medyanın yaptığı haksızlıktan bahsederken bir insanın kendi yaptığı haksızlığın üstünü örtmesi dürüstlüğe ve adalete sığmaz. Ben de zamanında Cansu Çamlıbel'e haksızlık yapmıştım. Cansu çok çalışkan ve hırslı bir dış politika gazetecisiydi. Kendisiyle de 'tuhaf' bir gecede Off-Pera denen mekanda tanışmıştım. Tam 10 sene öncesi. Yıl 2010. Onlar müzik yazarı Mehmet Tez'in doğum günü için ordaydılar. Cansu'nun yanında da yakın dostu Melis Alphan ve başka gazeteciler de vardı. O gün henüz evli olmadığım Nagehan Alçı da Pelin Batu ve başka bir arkadaş grubuyla başka bir vesileyle oradaydı. Sonradan yine bazı ortamlarda görüştük. Hatta Nagehan ile evlendikten sonra bizim Paşalimanı'ndaki evimizde verdiğimiz bir partiye de gelmişti Cansu.' ifadesini kullandı.
'Aydın Doğan'a telkinde bulunduk'
Kütahyalı, 'Hürriyet'te sürekli köşe yazarı olmak ve soru soran kimliğin dışında güçlü yorumlar yaparak siyasi hayatı etkileyen medya nomenklaturası içine dahil olmayı çok istiyordu. Dış politika gazeteciliği ve röportajcılık alanında verdiği büyük emeklerle de bunu hak ediyordu. Sedat Ergin de Cansu'yu destekliyordu. Fakat biz o zaman başka birini, yakın bir arkadaşımızı paraşütle Cansu'nun önüne geçirdik. Doğrudan Aydın Doğan ile o kişiyi ben ve Nagehan tanıştırdık. Doğan'a telkinde bulunduk. O süreç içinde Cansu yerine tepeden inme o kişi Hürriyet'e dış politika alanında köşe yazarı yaptırıldı. Yani resmen torpildi bu.' değerlendirmesinde bulundu.
Bu operasyonun kendilerinden bağımsız görünmesi için de 'mükemmel' bir üstünü örtme mekanizmasını kendisinin kurduğunu belirten Kütahyalı yazısında şunları kaydetti:
'Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu süreci en iyi bilen iki isim'
Operasyon bizimle alakasız görüldü. Doğrudan şahitleri dışında kimse de bilmez bu olayı. Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu ise bu süreci iyi bilen iki isim. Onlar da bizim getirdiğimiz o paraşütle inen kişiye olumlu ve sıcak davrandılar. Bunları hatırlayınca üzülüyorum. Haksızlıktı çünkü. Bu doğal-olmayan müdahale olmasa Cansu isteğine 2012-13 gibi kavuşacaktı.
Bir sabah uyandığında kendisi yerine hariçten birinin köşe yazarlığına tepeden getirildiğini görünce Cansu'nun sinir krizi geçirdiğini söylemişlerdi bana. İçim burkulmuştu ama hemen bu duygumun üstünü örtmeyi tercih etmiştim. O süreçte adil ve etik tavrı Sedat Ergin almıştı ve bu operasyona karşı çıkmıştı. Bu konuda pişmanlığımı sonradan Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu ile de paylaştım. Hatta Özkök ile yakın bir zaman önce konuştuk.
'Çamlıbel'in yazısı vesilesiyle içimde kalmış ve üzüntü duyduğum bu hadiseyi de nakletmek istedim'
Elbette esas bu işte karar veren Aydın Doğan'ın kendisiydi ama Doğan zaten böyle 'küçük olay' türünden gördüğü şeyleri önemsemezdi. 'Tamam yapın' der geçerdi. O hep 'büyük iş'lerin peşindeydi. Adalet Ağaoğlu'nun vefatı ve bu ölüm ile ilgili Cansu Çamlıbel'in yazısı vesilesiyle içimde kalmış ve üzüntü duyduğum bu hadiseyi de nakletmek istedim.
NAGEHAN ALÇI KABUL ETMEDİ!
Kütahyalı'nın bu yazısından sonra da, Nagehan Alçı'dan bir açıklama geldi. Eşinin yaptığı itirafı kabul etmeyen Alçı, yazıdan haberi olsa engelleyeceğini ifade etti.
Nagehan Alçı'nın açıklamasından sonra da, Kütahyalı 'Bu olayda Nagehan'ın dahli yok. Tamamen iyi niyetle tanıştırıyor. O kadar. Sonraki süreçlerde Nagehan yok. Zaten Cansu hadisesinden en ufak haberi yok. Ben sinir krizi vakasını sonradan duydum ve çok üzüldüm, içimde kaldı. Detaylarını yazınca net anlaşılacak. Mesuliyet benimdir' ifadelerinin yer aldığı bir açıklama yaptı.