Sözlerini eleştirmişti! Süleyman Soylu, Faruk Bildirici'yi neden aradı?

S%C3%B6zlerini+ele%C5%9Ftirmi%C5%9Fti%21;+S%C3%BCleyman+Soylu,+Faruk+Bildirici%E2%80%99yi+neden+arad%C4%B1?
ABONE OL

Medua Ombudsmanı Faruk Bildirici, tavrını eleştirdiği Süleyman Soylu'nun kendisini aradığını belirterek yaptıkları görüşmeyi anlattı.

Medya Ombudsmanı Faruk Bilidirici, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Sözcü'deki haberi nedeniyle Saygı Öztürk'e gösterdiği tepkiyi "İçişleri Bakanı’nın gazeteciye hakaret etme serbestisi mi var? Soylu, Müyesser Yıldız’dan sonra şimdi de gazeteci Saygı Öztürk’e hakaret yağdırıyor. Bu vesileyle bir daha sorayım; Müyesser Yıldız’ın telefonunun dinlendiğini önceden biliyor muydu" diyerek eleştirmişti. Faruk Bildirici, bu eleştirisinden sonra Bakan Soylu'nun kendisini aradığını ve yaptıkları görüşmeyi anlattı.
 
 
 
Faruk Bildirici, kişisel web sayfasından yayınladığı yazısında; Bakan Soylu ile yaptığı görüşme ve Saygı Öztürk'ün haberini değerlendirdi.
 
Bakan Süleyman Soylu'nun, Saygı Özrtürk'ü haberinde evlilik dışı bir ilişki imasıyla bir kadının  namasuna dil uzattığını söylediğini aktaran Faruk Bildirici, kendisinin de Soylu'ya "Ama Sayın Bakan siz de haberi eleştirmiyorsunuz, gazeteciye hakaret ediyorsunuz" dediğini ifade etti.
 
Soylu'nun buna cevabının "O bir kadının namusuna dil uzatarak bana o hakkı veriyor" olduğunu söyleyen Faruk Bildirici, haberini incelediğini ve haberin namus ile ilgili bir suçlama içermediğini, haberde Ayvazoğlu çiftinin özel yaşamına ilgisi olduğu oranda değinildiğini ifade etti. 
 
Faruk Bildirici yazısında Saygı Öztürk ile ilgili yaptığı görüşmeyi de aktardı.
 
Medya dünyasının deneyimli ombudsmanı olan Bildirici, Saygı Öztürk'ün de; haberi yazmadan önce iyi araştırdığını ve bütün unsurları konusunda emin olduğu için karşı tarafı arama gereği duymadığını söylediğini belirtti.
 
 
Faruk Bildirici'nin yazısı şöyle:
 
 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medyadan hakaret ettiği gazeteci Müyesser Yıldız bir soruşturmanın hedefi olmuş, tutuklanmıştı.  Soylu, bugün de Sözcü gazetesindeki “Trabzon böyle bir yükseliş görmedi” haberi nedeniyle Saygı Öztürk’e hakaret etti. Sosyal medya hesabında şöyle yazdı:
 
 
    “İnsanlık görevimi yapıyorum Saygı Öztürk’ün bu yazısı namussuzluktur. Bahar Hanım ahlaklı, faziletli bir kadındır Ali Beye minnettarız Trabzon turizmini ayağa kaldırdı. Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır.”
 
     Belli ki, Bakan Soylu, AKP Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun eşinin belediyedeki işçi kadrosundan Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne hızlı yükselişini aktaran habere çok kızmıştı. Ama yazdıkları bir eleştiri ve itirazdan çok hakaret yüklüydü. Ben de dayanamadım, Bakan Soylu’nun paylaşımını bir yorumla birlikte retweetledim:
 
     “İçişleri Bakanı’nın gazeteciye hakaret etme serbestisi mi var? Soylu, Müyesser Yıldız’dan sonra şimdi de gazeteci Saygı Öztürk’e hakaret yağdırıyor. Bu vesileyle bir daha sorayım; Müyesser Yıldız’ın telefonunun dinlendiğini önceden biliyor muydu?”
 
       Bakan aradı, sözlerini savundu
 
    Yarım saat kadar sonra telefonum çaldı. İçişleri Bakanlığından aranıyordum. Az sonra Bakan Soylu karşımdaydı. Hemen konuya girip, hızlı hızlı konuşmaya başladı:
 
      -  Haberde bir kadının namusuna dil uzatmış. Böyle yazmaya hakkı var mı? Yükselme tarafını yazsın, eleştirsin. Ben ona bir şey demem. Ama kadının namusuna laf uzatıyor. Ben Bahar hanımı tanırım.
 
-       Ama Sayın Bakan siz de haberi eleştirmiyorsunuz, gazeteciye hakaret ediyorsunuz.
 
-        O bir kadının namusuna dil uzatarak bana o hakkı veriyor. Siz arkadaşınıza söyleyin böyle yazmaması gerektiğini, onu eleştirin.
 
-        Siz de yükselme tarafıyla ilgili bir şey söylemeden doğrudan hakaret ediyorsunuz. Bir bakan olarak hakaret etmeden yazsanız itirazınız daha rahat anlaşılmaz mı? 
 
-        O haberi okudunuz mu? Haberde doğrudan kadının namusuna dil uzatıyor. 
 
-        Ben okudum haberi evlilik dışı ilişki iması var.
 
-        İma değil… O kadarla kalmıyor. Doğrudan öyle yazıyor. Ali’yi de tanırım, o Trabzon’da turizmi ayağa kaldırdı.
 
    Bakan Soylu ile konuşmamız özetle böyleydi. Tahmin edileceği gibi anlaşamadık. Ben kendisini hakaret etmeden eleştirmesi ve haberin asıl önemli tarafının bürokrasideki hızlı yükseliş konusu olduğuna ikna edemedim. Soylu da beni haberin Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun namusuna odaklandığı konusunda.
Görüşmeyi sonlandırmadan önce halen Sincan cezaevinde tutulan gazeteci Müyesser Yıldız’ın telefonlarının dinlendiğini önceden bilip bilmediğini de sordum Soylu’ya.
 
-        Bu manipülatif bir soru. Önceden bilip bilmediğimi öğrenip de ne olacak?
 
-        Hayır siz Müyesser Yıldız’a, ‘Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır’ demiştiniz.
 
-        Ben o astsubayı kastetmemişimdir. Başka birisidir.
 
         Müyesser Yıldız konusunda daha fazla ayrıntıya girmek istemedi Soylu. Görüşmemiz böylece sonlandı. 
 
     Evlenmeden önce ilişki iması
 
     Telefonu kapattıktan sonra Saygı Öztürk’ün Sözcü’deki haberini bir daha okudum. “Ali Ayvazoğlu, belediyede işçi kadrosunda işe başladı. Şimdi milletvekili olan Bahar Ayvazoğlu ile evlendi. Ardından özel kalem müdürü oldu. Daha önce turist rehberliği de yapan Ayvazoğlu'nun üst bir göreve getirilmesi için çalışma yapıldı. Ali Ayvazoğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevine önce vekaleten başlatıldı. 2015'te Bahar Ayvazoğlu'nun milletvekili seçilmesinden sonra da bu göreve asaleten atandı. Sonra da Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandı” deniyordu haberde. Bakan Soylu’yu kızdıran bölüm de aynen şöyleydi:
 
      “Ali Ayvazoğlu, Trabzon Belediyesi’ne bağlı TRABEL şirketinde işçi kadrosunda çalışırken, aynı zamanda Atatürk Köşkü’nde bekçi olarak görev yaptı. Bahar Hanım (Bahar Ayvazoğlu) ise Mustafa Yanmış'ın Merkez İlçe Başkanlığı döneminde AKP'ye sekreter olarak işe alındı. Ayvazoğlu, ilçe binasına sıkça gidip gelmeye başladı. Evli olan Ali Ayvazoğlu, Bahar Hanım'la dostluğunu ilerletti. Ayvazoğlu eşinden ayrıldı ve Bahar Hanım'la evlendi.”
 
    Bir kez daha okuduktan sonra da kanaatim değişmedi. Haberin bu bölümünde Ali Ayvazoğlu’nun evli iken Bahar Ayvazoğlu ile ilişki kurduğu ima ediliyordu. Ama bu ima “dostluğunu ilerletti” gibi son derece masum sözcüklerle ifade edilmişti; “namus” ile ilgili bir çağrıştırma ya da suçlama içermiyordu.
 
    İyi çalışılmış, araştırılmış bir haber olduğu anlaşılıyordu. Ali Ayvazoğlu’nun Bahar Ayvazoğlu ile evlendikten sonra bürokrasideki hızlı yükseliş aşamaları ayrıntılı olarak anlatılıyordu. Evlilik bölümü haberin içinde sadece üç cümle olarak geçiyordu. Başlık ve spotlarda bu konuya hiç değinilmemişti. Haberin odağı bürokrasideki yükselişti.
Saygı Öztürk: Süreci anlattım dil uzatmadım
 
  Bakan Soylu ile görüştükten sonra Saygı Öztürk’ü aradım; bakan ile konuşmalarımızı anlattım.  O da bakanın tepkisine şaşırmıştı. Haberde Bakan Soylu’nun söylediği gibi namusa dair bir yaklaşımı olmadığını söyledi:
 
    “Ben Ali Ayavazoğlu’nun yükseliş sürecini anlattım. Orada ne bir aşağılama ne bir alaycı ifade kullanmadım. İşçi iken evlendikten sonra hızla müdürlüğe yükselmesini başka türlü anlatamazdım. Orada gönül ilişkisiyle ilgili ayrıntı da vermedim, sadece nasıl evlendiklerini yazdım. Yükselişi anlatırken bunu yazmaya mecburdum.”
 
     Ben de haberle ilgili değerlendirmemi aktardım kendisine. O bölümde bir ilişki iması olduğunu ama bunun namusa dil uzatma olarak değerlendirilemeyeceğini ifade ettim. Haberin tek eksiğinin Milletvekili Bahar Ayvazoğlu ve eşi Ali Ayvazoğlu’nun görüşünün alınmaması olduğunu söyledim.
 
    Saygı Öztürk de “haberi yazmadan önce iyi araştırdığını ve bütün unsurları konusunda emin olduğu için karşı tarafı arama gereği duymadığını” söyledi. Ama o ana kadar Bahar ve Ali Ayvazoğlu’ndan bir açıklama ya da tepki gelmediğini de sözlerine ekledi.
 
     “Trabzon böyle bir yükseliş görmedi” haberi ile ilgili olarak yaşadıklarım bunlar. Bir kez daha belirteyim; ben gerekçesi ne olursa olsun hiç kimsenin bir başkasına hakaret etmeye hakkı olamaz. Hele de bakan düzeyinde bir kişinin asla kimseye hakaret etmemesi gerekir. İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan bir kişinin, haberi nedeniyle gazeteciye aleni şekilde hakaret etmesi toplumda güç sahiplerinin istediği kişiye hakaret edebileceği gibi bir algı yaratır.
 
          Saygı Öztürk dün de gazetedeki köşesinde “Trabzon’da neler oluyor” başlıklı bir yazı yazmıştı. Bu yazıda da Trabzon’daki “akraba atamaları”na değiniyordu. Belki bakanın asıl kızgınlığı o yazıdan dolayıdır. 
 
 
 
Ama ben Medya Ombudsmanı olarak değerlendirdiğimde Saygı Öztürk’ün "Trabzon böyle bir yükseliş görmedi" haberinde kadın milletvekilinin namusuyla ilgili bir “dil uzatma” görmedim. Ayvazoğlu çiftinin özel yaşamına haber konusuyla ilgisi olduğu oranda değiniliyor.  Haberin gazetecilik açısından tek eksiği, karşı tarafın görüşünün alınmamış olması. Milletvekili ve eşine cevap hakkı tanınmaması… O kadar....
twitter takip