Gazeteci Taha Akyol ve oğlu Ahmet Ertuğrul Akyol'u kendilerini polis olarak tanıttıktan sonra 'FETÖ operasyonu yaptıklarını' söyleyerek dolandırdıkları iddiasıyla tutuklanan 3 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, olay tarihi olan 16 Eylül 2020 tarihinde gazeteci Taha Akyol ve Ahmet Ertuğrul Akyol'un dolandırıldıklarını belirterek şikayetçi olmaları üzerine soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
Telefonlarından ulaştıkları gazeteci Taha Akyol ve oğlu Ahmet Ertuğrul Akyol'u, "FETÖ operasyonuyla" korkutarak 10 bin dolar ile 320 bin lirasını alan sanıkların, tutuklandıktan sonra 21 Eylül'de Ahmet Ertuğrul Akyol'a teslim ettikleri de iddianamede yer aldı. Bunun üzerine müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un avukatının uğranılan zarar karşılanmış olduğu için şikayetten vazgeçtikleri kaydedildi.
'ETKİN PİŞMANLIK' TALEBİ
İddianamede, sanıkların "terör örgütü operasyonu" yapıldığını belirterek kendilerine savcı/komiser izlenimi vermek suretiyle müştekilerden para temin ederek "Nitelikli dolandırıcılık" suçunu işledikleri ancak kovuşturma başlamadan önce müştekilerin zararını giderilmiş olması nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmaları talep edildi. İddianamede, tutuklu şüpheliler Engin Kaya, Ersin Deli ve Halil Beyret hakkında bu nedenle 1 yıl 6'şar aydan 5'er yıla kadar hapisleri talep edildi. İddianamede gönderildiği İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Sanıklar, 27 Ocak'ta hakim karşısına çıkacaklar.
TAHA AKYOL VE OĞLUNUN BEYANLARI İDDİANAMEDE YER ALDI
İddianamede, müştekiler Taha Akyol ile Ahmet Tuğrul Akyol'un ifadelerine yer verildi. Müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un, "Babam Taha Akyol, telefondan bana emniyetle konuştuğunu belirterek, 'cumhuriyet savcılığından arayan kişilere yardımcı olmamı, istediklerini vermemi' söyledi. Daha sonra beni iki farklı numaralı telefondan arayan bir erkek şahıs, 'FETÖ terör örgütüne yönelik bir operasyon yaptıklarını', hemen evden çıkarak dediklerini yapması, operasyonla ilgili delillerin kendisini gösterdiği, yardımcı olması halinde bu operasyonda suçlu durumundan kurtulacağı, örgüt üyelerinin Suriyeli ve çok tehlikeli oldukları, şahısları yakalamaya çok yaklaştıkları, örgütün kendi aralarındaki konuşmaları dinledikleri, hesabından 50 bin dolar çekmesi halinde örgüt üyelerinin deşifre olduklarını düşünerek kaçacakları, daha sonra görevli bir timin yanına geleceği ve operasyondan kimseye bahsetmemesi gerektiğini' söyledi" dediğine yer verildi. Müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un 43 bin dolar karşılığı Türk lirasını bankadan çekip telefondaki sanığın yönlendirmesiyle Şişli, Halaskargazi Caddesi'nde yürüdükten sonra bir ara sokakta yanına gelen kişiye teslim ettiğini anlattı.
BİRİYLE KONUŞURSA OPERASYONUN BOZULACAĞINI SÖYLEMİŞLER
Taha Akyol da ifadesinde ev telefonundan arandığını, bir dolandırıcılık şebekesinin kendisinin ve aile fertlerinin kimliklerini tespit ederek sahte telefon numaralarıyla internet bankacılığından dolandırıcılık yaptığını, daha sonra kendisinin ve eşinin kullandığı telefonları arayan kişilerin, "Bu çok gizli FETÖ operasyonudur, hiç kimseye bahsetmeyin" dediklerini söylediği anlatıldı. Talha Akyol'un, "şüphelilerin telefonu sürekli açık tutarak başka görüşmeler yapmasını ve yasal mercilere haber vermesini engellediklerini, aralarında birbirlerine sürekli olarak, 'savcım, komiserim' diye hitap ettiklerini" söylediği belirtilen iddianamede, bu kişilerin ayrıca, "FETÖ'nün telefonları dinledikleri, biriyle konuşması halinde operasyonun bozulacağı ve kendisinin sorumlu olacağını, bankaya gittiğinde hesaptaki paraları oğlu Ahmet Ertuğrul'un hesabına aktarmasını' söylediklerini" beyan ettiği de ifade edildi.
İddianamede, Taha Akyol'un "Şüphelilere 'bunu yapamayacağımı' söyledim. Şüpheliler de bana, 'emniyetteyiz' dedi. 'Operasyona yardımcı olmak için oğlumla görüşmek istediğimi' söylemem üzerine, 'savcıyla görüşüp on dakika sonra dönecekleri' şeklinde cevap verdiler. On dakika sonra oğlum, 'Baba ben iyiyim, bir şey yok' dedi. Şahısların, 'Bir bankanın Çağlayan şubesinde bulunan hesabında 1000 doları bırakarak oğlunun hesabına göndermesi' şeklindeki taleplerini reddettim. Telefondaki şahıslar, 'talimat ver, blokeyi kaldırsınlar, savcı seni bekliyor' dediler. Bu sırada Asayiş Şube Müdürlüğünden gelen görevlilerin olaya müdahale etmeleri üzerine, 'Çağlayan Adliyesine savcıya gideceğimi' söylemem üzerine bu şahıslar beni bir daha aramadılar. Bu kişilerden şikayetçiyim." dediğine yer verildi.