Murat Bardakçı ve Nihal Bengisu Karaca'nın yazıları şu şekilde:
Bu kadar önemli bir programı böyle ruhsuz ve tatsız hâle getirebilmek büyük başarıdır!
Günlerden buyana beklenen ve “tarihî” olacağı söylenen program nihayet yapıldı, Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu TV’de biraraya gelip üç saate yakın ekranda kaldılar. Sizleri bilmem ama ben formatın tuhaflığı ve maalesef moderatörün de bu alandaki tecrübe noksanı yüzünden hayatımın en tatsız, en ruhsuz ve en sıkıcı siyasî tartışmasını izledim! Dolayısı ile, sadece adı “tartışma” olan bu programın yapımcılarından, üç saat alacaklıyım! Daha açık şekilde ifade edeyim: Tatsızlığın, ruhsuzluğun ve sıkıcılığın sebebi format gereği cevaplara konan süre sınırlaması, böyle bir programı idare konusundaki tecrübesizliği daha ilk başta belli olan moderatörün heyecanı ve zaman takıntısı, soruları hazırlayanların bilmeleri gereken en basit bazı malûmata bile sahip bulunmamaları ve hattâ soru sormak ile saçmalamak arasındaki farkı da her nedense düşünememeleri idi… Meselâ, kamu görevlilerinin vermeye kanunen mecbur oldukları mal beyanını hatırlatıp Yıldırım ile İmamoğlu’na “Mal beyanında bulunur musunuz?” demek ve daha da vahimi “Seçim sonucunu kabul edecek misiniz?” diye sormak gibi! Bu son soruya bak, süngüye davran! Binali Bey’in yahut İmamoğlu’nun ne cevap vermeleri bekleniyordu acaba? “Hayır şekerim, asla kabul etmeyeceğim! İlk sandık açılır açılmaz evdeki pompalı tüfeği kapıp sokağa fırlayacağım” demeleri mi? Adaylara her soruya cevap için üçer dakika müddet tanınması kimin aklıdır bilmiyorum… Ama gözünü kronometreden bir türü ayırmayan moderatör süre sona erdiği anda telâşa kapılıp beş defa “Peki!” ve belki de on defa “Tamam!” diyerek diğer katılımcıya döndü, derken sürelerdeki saniyelik sarkmalar problem oldu ve Türkiye’nin en büyük şehrinin belediye başkanlığı seçimi “On beş saniye alacağınız var”, “Bir önceki sorudan yirmi saniyeniz kalmıştı, onu kullanabilirsiniz” seviyesine iniverdi! MURAT BARDAKÇI'NIN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ NİHAL BENGİSU KARACA/HABERTÜRKMünazaranın yasak olduğu mu¨nazara!
Halk nefesini tutmus¸ Binali Yıldırım-Ekrem I·mamogˆlu yayınını bekliyordu. Didem Arslan Yılmaz’la Habertu¨rk’u¨n u¨lke gu¨ndemine soktugˆu yayın fikri, bas¸ka platformda ve bas¸ka bir moderato¨rle hayata gec¸mis¸ oldu. Gu¨nu¨n sonunda 20 yıllık bir aradan sonra yapılan bu ilk canlı ac¸ık oturumu kazasız belasız yu¨ru¨tmek oldukc¸a zordu. I·smail Ku¨c¸u¨kkaya adil davranmaya, tarafların hakkını birbirlerine yedirmemeye, su¨relere dikkat etmeye, iki adayın birbirinin so¨zu¨nu¨ kesmesine engel olmaya c¸alıs¸tı. Gu¨zel. Ancak "Yayın tatmin edici miydi?" sorusunun cevabının maalesef "Hayır" s¸eklinde oldugˆu da ortada. Neden? Dogˆası geregˆi "hardtalk" stilinde olması gereken bir mu¨nazarada, mu¨nazara yoktu da ondan. Faturayı kendi sabah programını yıllardır bas¸arılı bic¸imde yapmaya devam eden bir gazeteciye kesmek is¸in kolayına kac¸mak olur. Ben "O protokol ile ancak bu kadar olur" diyenlerdenim. Protokole sadık kalma c¸abası, haliyle enerjinin du¨s¸mesine neden oldu. Kuralları medyanın, gazeteciligˆin degˆil, siyasetin belirledigˆi bir du¨zlemde, bu kadar. Kimse s¸apkadan tavs¸an c¸ıkaramadı ama... Yayına dair go¨zlemlerim; notlarım s¸o¨yle: * Ortada hem mu¨nazara yapmama protokolu¨ne bagˆlanmıs¸ bir oturum vardı hem de her iki aday da sakin kalmak; dolayısıyla muhatabın tabanını konsolide etmemek stratejisini benimsemis¸ti. Ac¸ık oturumun teatral kalması mukadderdi. * Moderato¨r I·smail Ku¨c¸u¨kkaya daha yayından gu¨nler o¨nce savunma pozisyonuna sokulmaya c¸alıs¸ıldı. U¨zerindeki baskı yayın sırasında hissediliyordu. * Her konunun, her sorunun cevabının 3 dk ile sınırlandırılması mantıksızdı. Bu kural nedeniyledir ki I·mamogˆlu’nun Yıldırım’a yo¨nelttigˆi “Kime c¸aldılar diyorsunuz?” sorusunun cevabı netles¸medi. Oysa YSK su¨recini ve "Çaldınız" ithamını adayların nasıl degˆerlendirecegˆi izleyicinin en c¸ok merak ettigˆi konuydu. * Tarafların "kars¸ılıklı" oturmaları, birbirlerinin go¨zu¨nu¨n ic¸ine bakabilmeleri gerekiyordu ama oturma du¨zeni "yanlıs¸" oldugˆu ic¸in, bu gerc¸ekles¸medi. * Her iki tarafa da “23 Haziran’da kaybederseniz ne yapacaksınız? ‘Partim neyi uygun go¨ru¨rse onu yapacagˆım’ dıs¸ında, planınıza hedefinize dair ne so¨yleyebilirsiniz?” gibi o¨nemli bir soru yo¨neltilmedi, ki bence bu o¨nemli bir eksiklik. C¸u¨nku¨ I·stanbullu, 23 Haziran’da da sonuc¸ I·mamogˆlu lehine c¸ıkarsa "Sırada ne var?" sorusunun cevabını samimi olarak merak ediyor. * Taraflara sorulacak sorulardan en az biri hakkında bilgi verilmeliydi. O da "mal varlıgˆı" konusu. Taraflar bu sorunun sorulacagˆını pes¸inen bilip hazırlanarak gelmeliydi. Bu konu "Malvarlıgˆınızı ac¸ıklama talebi var, ne dersiniz?" diye gec¸is¸tirilecek bir konu degˆil. Halk artık oy verecekleri kis¸ilerin siyaseti servet edinme aracı olarak kullanıp kullanmadıkları konusunda daha hassas. AK Parti tabanı dahil, gu¨n gec¸tikc¸e daha fazla yu¨kselen bir s¸effaflık talebi so¨z konusu. I·ki tarafın da anlas¸mıs¸ gibi "Evet tabii gerekirse ac¸ıklarız” deyip mesele gec¸is¸tirmelerine izin verilmesi, yayını merakla beklerken #malvarlıgˆı hashtagi yapan onbinlerce sosyal medya kullanıcısını go¨rmezden gelmek oldu. NİHAL BENGİSU KARACA'NIN YAZISI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ