Gazeteci Cüneyt Özdemir'in dün akşam sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda; bir süredir senaryosundaki eşcinsel karakterlerin varlığı nedeniyle müdahaleye maruz kalan Netflix ile Ak Parti arasındaki görüşmeler restleşmeyle bitti.
Netflix'in yerli yapımların hazırlıklarını durdurduğu önceki gün medya kulislerine düşmüştü. Hatta; başrollerinde Özge Özpirinçci, Burak Yamantürk ve Birkan Sokullu gibi isimlerin yer alacağı dizi projesi de çekimlerin başladığı gün iptal edilmişti. Dizide; eşcinsel bir çiftin hikayesinin de olduğu ortaya çıkmıştı.
'Şimdiki Aklım Olsaydı' adlı bu dizinin iptalinden sonra Netflix'in yerli yapımlarını durdurma kararı aldığı da öne sürülmüştü.
Netflix'den bu konu hakkında resmi bir açıklama henüz gelmezken, bir iddiada gazeteci Cüneyt Özdemir'den geldi.
Özdemir, Türkiye'de Netflix'in yasaklanabileceğini ima etti.
Dünyaca ünlü dijital içerik platformu Netflix ile Ak Parti arasındaki pazarlığın restleşmeyle bittiğini belirten Özdemir, 'Netflix ve Ak Parti arasındaki pazarlık restleşmeyle bitti. Ak Partinin eşcinsellik sansürüne Netflix rest çekti. Türkiye'de dizi çekimlerini durdurdu. Sansürü kabul etmedi. Dünyada Netflix'i yasaklayan ilk ve tek ülke Türkiye mi olacak' mesajını yayınladı.
Cüneyt Özdemir sonrasında bu konuya YouTube yayınında da değindi.
Neyi tartıştığımızı çok net belirlemeliyiz... Burada mesele eşcinsellik iyi mi kötü mü tartışması değil, kişisel özgürlüklere sansür uygulanıp uygulanmadığı, Abidin!
— cüneyt özdemir (@cuneytozdemir) July 19, 2020
https://t.co/KKCOdbRkw1 pic.twitter.com/CKkQKDz0pY
Son iki gündür gündemin en sıcak gelişmelerinden bir tanesi olan Netflix sosyal medyanın da ilk sırasında yer alıyor. Bazı vatandaşlar Netflix'in eşcinselliği normalleştirdiğini ifade edrek homofobik paylaşımlar yaparken, sansüre karşı çıkan kullanıcılar ise düşüncelerini #Netfliximedokunma etiketi ile ifade ediyor.
FATİH ALTAYLI: 'KAYIP BÜYÜK'
Netflix'in çekimlerin başlayacağı gün iptal edilen dizisini gündemine taşıyan bir gazeteci de Habertürk yazarı Fatih Altaylı oldu.
Daha önce Türk dizilerinin satışını uluslararası alanda engellemek ve yurt dışına dizi ihracatını durdurmak için uğraşıldığını belirten Fatih Altaylı, bugün de RTÜK'ün benzer bir saldırı düzenlediğini ifade etti.
Dizinin senaryosunda yer alan gay bir karakter nedeniyle RTÜK ile Netflix yöneticileri arasında yapılan görüşmeleri köşesinde anlatan Fatih Altaylı, bu dizinin iptal edilmesiyle birlikte Türkiye'nin yaklaşık 35 milyon TL gelir kaybı olduğunu vurguladı.
Altaylı, 'Türk dizilerine ve Türk yapımlarına bundan sonra giderek azalacak ilgiyi ve bu şirketlerin Türkiye'de artık yaptırmayacakları işleri de göz önüne alırsanız kayıp büyük' ifadelerini kullandı.
Fatih Altaylı'nın yazısı şöyle:
Amerikan istihbarat örgütünün oyuncağı FETÖ'nün TSK'ya düzenlediği komplo sonrasındaki en önemli işlerinden biri de Türkiye'deki dizi sektörüne yönelik hamlesiydi.
Amerikalı patronlarından aldığı emirle FETÖ, Türkiye'nin yumuşak gücü haline gelen ve özellikle Ortadoğu, Latin Amerika, Doğu Avrupa ve Orta Asya'da Türkiye'nin tanıtımını ve kültürel etkinliğini arttıran dizi sektörüne saldırdı FETÖ elemanları.
Çünkü Türk dizileri Hollywood'un en büyük rakibi olarak ABD çıkarlarına hem ekonomik hem de kültürel darbe vuruyordu.
Milyonlarca dolarlık dizi ihracatı gerçekleştiren yapım firmalarına baskınlar düzenlendi.
Bu şirketler batırılmak istendi.
Bunu bu sektörün en önemli yapımcıları teyit edecektir.
Türk dizi yapımcıları bugün de benzer bir saldırı altında.
Bu kez bu saldırıyı düzenleyen ise RTÜK.
O saldırı da şu: Türk dizilerini uluslararası alanda engellemek, yurt dışına dizi ihracatını durdurmak, Netflix, Amazon Prime gibi global platformların Türkiye'ye dizi yaptırmasının önüne geçmek.
Son olarak Netflix'in bir Türk yapım şirketine ısmarladığı bir iş, RTÜK'ün müdahalesi sonucu çekimlerin başlayacağı gün, tüm ekip toplanmış, oyuncuların makyajları yapılmış, ışıklar açılmış kameralar motor emrini beklerken iptal edildi.
Bununla ilgili türlü tevatür en ciddisinden, en trolüne kadar tüm mecralarda dile getiriliyor ama işin gerçeğini buradan okuyun en iyisi.
Netflix'in çok ünlü ve en başarılı Türk dizilerinde imzası olan bir Türk senaristin yazdığı bir öyküyü beğenip, bunu çekmeye karar vermesiyle başlıyor her şey.
Netflix, diziyi çekmek üzere bir Türk yapım şirketi ile taşeron olarak anlaşıyor.
Türk oyunculardan oluşan bir cast hazırlanıyor.
Ancak yasa gereği, Türkiye'de gerçekleştirilecek yabancı prodüksiyonlar için Kültür Bakanlığı'ndan izin alınması gerektiği için ilk bölüm senaryo bakanlığa yollanıyor.
Gerekli izin veriliyor ancak araya pandemi süreci girdiği için çekimlere başlanamıyor.
Ardından hayat yeni normale dönünce çekim için yeniden Bakanlıktan izin isteniyor.
Bakanlık bir bölümün daha senaryosunu istiyor.
İkinci bölümde diziye dahil olan bir gay karakter var ama bazılarının iddia ettiği gibi bir gay sevişme sahnesi falan yok dizide.
Ardından Bakanlık görüşmek için Netflix yöneticilerini davet ediyor.
Netflix başkan yardımcıları özel uçakla gelip Bakanlığa gidiyorlar.
Bakanlıkta fazla bir sorun çıkmıyor.
Ancak RTÜK 'Bizimle de görüşmeniz gerek' diyor.
Oysa RTÜK, kuruluş yasası itibarıyla bir ön denetim kuruluşu değil, böyle bir yetkisi yok. Sansür Kurulu değil.
Buna rağmen Netflix yetkilileri RTÜK'le de görüşüyorlar.
RTÜK çok net konuşuyor.
'Gay karakteri diziden çıkarın.'
Yasaya ya da yasanın verdiği bir yetkiye dayanmayan ama yaptırım gücüne dayanan bir talep.
Netflix oyuncularla ve senaristlerle görüşerek RTÜK'ün 'emrini' iletiyor ve 'çıkarıp çıkarmama' üzerine fikirlerini alıyor.
Uzun tartışmalar sonunda 'Çıkaralım' fikri oluşuyor.
Çünkü ayların emeği, onlarca kişinin umudu, geliri buna bağlı.
Ve çekimlere başlanması kararı alınıyor.
Ancak çekimlerin başlayacağı gün, herkes sabahın köründe sette toplanmış, makyajlar yapılmış, replikler ezberlenmiş, set kurulmuşken Netflix'ten talimat geliyor.
'Diziyi iptal ettik.'
Yine de oyuncuların ve ekip çalışanlarının birkaç bölümlük ücretlerini ödeyeceğini de duyuruyor Netflix.
Sadece bu diziden Türkiye'nin kaybı bölüm başı 3,5 milyon TL.
10 bölüm olsa 35 milyon TL civarı bir döviz girdisi uçup gidiyor.
Türk dizilerine ve Türk yapımlarına bundan sonra giderek azalacak ilgiyi ve bu şirketlerin Türkiye'de artık yaptırmayacakları işleri de göz önüne alırsanız kayıp büyük.