'Merak etmeyin, kimse bana 'Yazma' falan demedi. Kendi kendime yazmadım. Daha doğrusu kendime ceza verdim. Bir açıklama da yapmadım çünkü kendime ne kadar ceza verdiğimi bilmiyordum. Üç gün, beş gün mü, bir ay mı, müebbet mi gerçekten bir fikrim yoktu. Çünkü kendi kendime çok kızgındım' diyen Altaylı, 'Cezalı bir ilkokul öğrencisi gibi evde oturup kağıtlara' şunları yazdığını kaydetti:

Köylüler çimento fabrikası istiyor! Köylüler çimento fabrikası istiyor!

'Şerefsizlerle polemiğe girme, senin tek satırına bile layık değiller.'

'Cahillerle tartışma, sanki onlardan biriymiş gibi algılanırsın.'

'Dönme dolaplarla kavga etme, o kadar hızlı dönerler ki, yumruğunu tutturamazsın.'

'Arsızların adını köşende anma, onlar konu oldukları için sevinirler, sen utanırsın.'

'Yalancıları kale alma, başkalarının da almasına neden olabilirsin.'

'Aslına bakarsanız hiç ama hiç dönme niyetim yoktu. Ortam o kadar kirli ve kötü niyetli ki, yakınında bulunmak bile insanın içini acıtıyor. Muhatap alınacak insan sayısı o kadar az ki, insan kendini yıldızlar arası boşlukta gibi hissediyor.' diyen Altaylı, 'Yıllardır tanıdığını zannettiğin insanlar öylesine ucuzlatmış ki kendini, insan kendini geçmişte kazıklanmış gibi görüyor. Ama tüm bunlara rağmen yine de yazmak lazım galiba' şeklinde yazısını sürdürdü.

Altaylı, yeniden yazmaya başlama sebebini de kendisini arayan bir gencin telefonu olduğunu söyledi.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYIN...