Yeni Şafak gazetesinde veda! 'Artık yoruldum' dedi ve ayrıldı!

Yeni+%C5%9Eafak+gazetesinde+veda%21;+%E2%80%99Art%C4%B1k+yoruldum%E2%80%99+dedi+ve+ayr%C4%B1ld%C4%B1%21;
ABONE OL
Yeni Şafak gazetesinde 25 yıldır köşe yazısı yazan Hayrettin Karaman bugünkü yazısıyla artık köşe yazarlığını bıraktığını duyurdu. 1995 yılından bu yana okuyucu ile buluşan ve muhafazakar bir tarzda yazılar yazan Hayrettin Karaman, köşe yazılarına gelen olumsuz ve hakaret için yorumların zaman zaman kendisini yıprattığını ve iz bırakan tepkiler olduğunu dile getirdi. 86 yaşında olduğunu, artık hasta ve yorgun olduğunu belirten Hayrettin Karaman artık sadece Pazar günleri okuyucularından gelecek soruları cevaplayacak. Karaman, tepki çeken yazılarıyla ilgili olarak da, "Kimi yazılarım istemediğim halde hak etmeyen bazılarını incitmiş olabilir, onlardan affımı ve haklarını helâl etmelerini dilerim" açıklamasını yaptı. Hayrettin Karaman'ın yazısı şu şekilde: 1995'te Yeni Şafak’ta köşe yazmaya başladım. Benim köşe yazarlığım gazete ile de yaşıt. Allah çeyrek yüz yıl iyi kötü binlerce yazı yazmayı nasip etti, çok şükür. Gazetemiz daha İslâmcı bir söylem ile çıkıyordu. 28 Şubat 1997’de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu, Refahyol hükümetine karşı, irtica bahanesiyle malum süreci başlattı. Hareket, ordu ve bürokrasi merkezli idi. ...

Beşerin yaptığı hiçbir iş bütün insanları memnun etmez. Beğenen olur, beğenmeyen olur. Her iki halin de birçok dini, ideolojik, maddi, siyasi… sebepleri ve saikleri vardır.

Yazılarıma tabii olarak müspet ve menfi tepkiler oldu. Bende iz yapan tepkiler ise maksadımı anlatamadığım veya yazılarımın maksadımın dışına çekildiği yahut da ideolojik bağnazlık yüzünden yapılan hakaretler ve küfürlerdir. Zaman içinde sinirlerimi yıpratmasın diye bunları takipten vazgeçtim.

Şu örnekleri hiç unutmuyorum:

“Çıplaklık Tacizdir” başlıklı bir yazı yazmıştım. Anlatmak istediği ise “iffetli yaşamak için nefsi ile mücadele eden insanları, aşırı soyunarak kamuya açık alanlara çıkmanın taciz edeceği” idi. Merak edip ulaşabildiğim tepki yazılarını topladım yüz sayfayı geçti. Üç türlü tepki vardı: “Hay Allah razı olsun” diyenler, muhafazakâr olmadıkları halde “yazar doğru söylüyor” diyenler (bunlardan oldukça serbest ve feminist bir hanım yazar “Doğru söylüyor, biz gösterip gösterip kaçırmaktan zevk alırız” demişti). Üçüncüye örnek birisi de “Bu gibi adamları demir kafes içine hapsetmek lazım” diye yazmıştı.

“Örtülü bayanların kamuya açık yerlerde bacak bacak üstüne atıp sigara tüttürmelerinin yakışmadığını, bunu yapanların karşı tarafa (açıklara, sosyeteye, modernlere) imrenmeye devam ettiğini” ifade eden bir yazı yazmıştım. Hem açıklardan hem de kapalılardan çok sert tepkiler aldım; hiç alakası yok iken işi “iffet” konusuna çektiler ve beni çok üzdüler.

Medyada yazma ve konuşmanın bir başka garip tarafı daha var. Bizim ülkemizde tv’de bir programa çıksanız veya bir gazetede yazsanız, asıl işiniz, ömrünüzü verdiğiniz çalışmaların size bahşettiği unvanlar unutuluyor ve “gazeteci yazar filan” diye anılır oluyorsunuz.

Hâsılı köşe yazarlığı çileli bir iştir, buna rağmen 86 yaşıma kadar yazmaya devam ettim. Şimdi artık hastayım ve yorgunum. Bu yüzden bu son yazıma kadar olduğu gibi köşe yazısı yazmayacağım, sıhhatim elverdiğince Pazar günleri bir köşede çıkacak “sorulara cevaplar” yazısı yazacağım.

Yazının devamını okumak için TIKLAYINIZ

 
twitter takip