Geçtiğimiz mart ayında yeni kitabı 'Alayına İsyan'ı okurlarıyla buluşturan Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Söğüt, Medyakoridoru'ndan Canan Kaya'nın sorularını yanıtladı...
Türkiye'nin önemli yazarlarından olan ve geride bıraktığımız mart başında Can Yayınları etiketiyle yayınlanan "Alayına İsyan" adlı deneme kitabını okurlarıyla buluşturan Mine Söğüt, Medyakoridoru'ndan Canan Kaya ile samimi bir sohbet gerçekleştirdi.
Aynı zamanda 2013 yılından bu yana Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları kaleme alan Söğüt, o tarihten bu yana yayınlanan yazılarından alıntıladığı kısa metinlerle sesleniyor okurlarına bu kitapta. Kitabın fikrî ana zemininde ise "Adalet, farkındalık, vicdan ve itiraz" gibi unuttuğumuz ve yok edilmeye çalışılan yaşamsal gereklilikler yer alıyor.
"BU SALGIN, KÖKLÜ BİR DEĞİŞİM İÇİN GEREKLİ OLAN İVME DEĞİL"
Söyleşimizde, karantina sürecini Bodrum'daki evinde geçirdiğini ifade eden Söğüt, bu süreçte bol bol dinlenme ve kendine vakit ayırma imkanı yakaladığını belirtiyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgının, dünyada ve insanlarda önemli değişiklikler yaratacağı düşüncesine katılmadığını söyleyen Söğüt, bu sürecin köklü bir değişim için gerekli olan ivme olmadığını, ancak tarihe önemli bir not düşmek için enteresan bir deneyim olduğunu ifade etti.
Aynı zamanda gazetecilik geçmişi de olan Mine Söğüt, günümüz gazeteciliğini ise şöyle değerlendirdi:
"GAZETECİLİĞİ BIRAKMASAYDIM, İŞTEN ATILIRDIM
Mesleğe tam da Babıâli gazeteciliğinin İkitelli gazeteciliğine dönüştüğü dönemde başladım ve 7 yıl gazetecilik yaptıktan sonra, bu işin bana göre olmadığını, burada mutlu olmayacağımı, mutlu olsam da bir süre sonra işin beni dışarı atacağını düşünerek gazeteciliği bıraktım. Çünkü şu anda basında kızdığımız, eleştirdiğimiz sorunlu gazetecilik yapan, medyanın tehlikeli yüzünü temsilciğini yapan nesil, ben gazeteciliğe başladığımda ya benden birkaç yaş büyüktü ya da birkaç yaş küçüktü.
BU GÜNLERİN MÜHENDİSLERİ, SENDİKASIZ BİR YAPIYI OLUŞTURAN 90'LARIN ABİLERİ VE ABLALARI
Sendikasızlaşmak, 90'larda hâlâ bir haber değeri taşıyordu. Ancak o yıllarda bizim gazetelerimiz sendikasızlaşıyordu... Sendikanın önde gelen ablaları, abileri, sendikaya ihtiyaç olmayan ve tek tek bireylere oynayarak onlara çok iyi vaadlerde bulunarak, onları sendikadan uzaklaştırıp yeni yapının içinde iyi görevler veren bir sisteme kendileri onay veriyorlardı.
HAKKIMDA İLK KEZ CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN DAVA AÇILDI. HÂLBUKİ MİZAHİ BİR YAZIYDI..."
Söğüt, köşe yazılarından dolayı hakkında ilk kez geçtiğimiz ocak ayında dava açıldığını belirtirken, davanın Cumhurbaşkanına hakaret suçundan açıldığını, ancak yazının mizahi içerikli olduğunu belirtti.
