Polis: 'Sen gazeteci değilsin, bu kartı Cumhurbaşkanlığı vermemiş’’

Polis:+%E2%80%99Sen+gazeteci+de%C4%9Filsin,+bu+kart%C4%B1+Cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1+vermemi%C5%9F%E2%80%99%E2%80%99+
ABONE OL

Basın kartının, Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı tarafından veriliyor olması, gazetecilerin önünde dağ gibi bir engel! Peki kimin gazeteci olduğuna Cumhurbaşkanlığı mı karar vermeli? Tabii ki hayır. Genç gazeteci İzel Sezer, basın kartının onaylanmasının devleti yönetenlerin keyfi kararlarına bırakılmasının sonuçlarını kendi deneyimleriyle aktarıyor...

Ayşegül Kaplan / Serbest Gazeteci

[email protected]

 

Türkiye’de gazetecilik mesleğinin önünde; Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na bağlı verilen basın kartının verilmemesi, 212 basın iş sigortasının yapılmaması, internet gazetesinde çalışan birçok gazetecinin meslekten sayılmaması ve muhalif medyada iş bulabilen gazetecilerin hak ihlalalerine uğraması, genç gazeteciler açısından mesleklerini yapmalarının önüne engel olarak çıkıyor.

Genç bir gazeteci olarak mesleğe nasıl baktığını aktaran İzel Sezer, muhalif gazetelerde bile çeşitli hak ihlallerinin ve emek sömürüsünün olduğunun, bunun mücadele ile aşılabileceğinin ve gerçekleri söylemenin bir bedeli olacaksa da bunun göze alınması gerektiğini altını çiziyor.

Sezer, “Öncelikle çalışma alanlarımızdan bahsedecek olursak, Türkiye medyasında uzun zamandır ana akım medya diye bir şey kalmadığını söylememiz mümkün. Dolayısıyla iktidar eliyle şekillendirilmiş medya olarak ifade edebileceğimiz ana akım medyanın dışında, çalışma alanı olarak iktidara yakın ve muhalif medya bulunuyor. Şu an zaten ana akım ve iktidara yakın medya, iktidar lehine bir propaganda aracı haline dönüşmüş durumda. Bu sebepten, sansürü baştan kabul etmeyen gazetecilerin buralarda çalışmasının pek mümkün olmadığını söylemekte bir sakınca görmüyorum. ??Bu alanlar dışında çalışabileceğimiz yalnızca muhalif medya kalıyor geriye. Fakat muhalif medyaya dahil edebileceğimiz birçok gazetede de çeşitli hak ihlallerinin, emek sömürüsünün olduğuna maalesef her geçen gün tanık oluyoruz.” diyor.

"Türkiye’de gazetecilik çok zor bir iş"

”??Sezer,” yaptığımız haberler nedeniyle hakkımızda soruşturmalar başlatılıyor, davalar açılıyor. Haber takibine gittiğimiz yerde polis engellemesine, hakaretlere maruz kalıyoruz; zaman zaman darp ediliyoruz, gözaltına alınıyoruz ve hatta tutuklanıyoruz" ifadelerini kullanıyor.??

Sezer, Türkiye’de gazetecilik yapmanın bu koşullarda çok zor bir iş olduğuna değiniyor ve devam ediyor: "Bu mesleği seçerek halka karşı aldığımız bir sorumluluk var ve her türlü baskıya, engellemeye rağmen gerçekleri yüksek sesle söylemek; bu işi hakkıyla yapmakta kararlı olan tüm gazeteciler için bir zorunluluk."
                                                          

*İzel Sezer

“Sen gazeteci değilsin, bunu Cumhurbaşkanlığı vermemiş’’

Son günlerde tartışılan ve Cumhurbaşkanlığı'nca verilen basın kartının olmamasının mesleğini yaparken önünde engel olduğunu aktarıyor İzel Sezer.

Sezer, “Basın kartlarının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlanmasıyla, kimin ‘’gerçek’’ gazeteci olduğunu iktidarın belirlemesi elbette ki mesleğimizi yaparken önümüze kocaman bir engel olarak çıkıyor. Zaten internet gazetelerinde çalışan basın emekçileri için 212 basın sigortası gibi bir engel varken, İletişim Başkanlığı 212’li olan gazetecilerden de istediğine basın kartı veriyor, istemediğine vermiyor. Uluslararası federasyonlardan, meslek örgütlerimizden aldığımız basın kartları veya çalıştığımız kurumun kartı özellikle eylem, basın açıklaması gibi haber takiplerinde çoğu zaman polis tarafından ‘’Sen gazeteci değilsin, bunu Cumhurbaşkanlığı vermemiş’’ gibi ifadeler kullanılarak reddediliyor. Üstelik işini yapmaya çalışırken sırf kart konusu sebebiyle tartaklanan, darp edilen, gözaltına alınan onlarca meslektaşımız var” diyor.??

Sezer, dünyada etkisini hala sürdüren ve ülkemizde de devam eden koronavirüs salgınından dolayı gazetecilik faaliyetini yaparken iki kat daha zorluk yaşadığını aktarıyor ve devam ediyor: "Uzun süredir pandemi sürecindeyiz ve çok uzun zamandır hafta sonları veya akşam saatlerinde kısıtlamalar oluyor. Kısıtlama saatlerinde bir haber takip etmek istediğimizde de yine polisin turkuaz kart sormasına veya kurum kartımızı kabul etmeyerek ceza yazmaya çalışmasına maruz kalabiliyoruz."

“Daha iyi çalışma koşulları için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor”

İletişim fakültesi mezunu bir gazetecinin önündeki engellere değinen Sezer, “Çalışırken karşı karşıya kaldığımız sorunlara gelmeden önce işsiz iletişim fakültesi mezunları ve gazeteciler hakkında biraz konuşmak gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle iletişim, çok fazla mezun veren fakat bu kadar kişinin istihdam edilebileceği bir alanın olmadığı bir sektör. Yani genç bir gazeteciye mesleği sorgulatan ilk şey bence işsizlik problemi” değerlendirmesini yapıyor.

"İş bulabilen arkadaşlarımızın birçoğu çalıştığı yerlerde patron baskısına, sansüre, mobbinge maruz kalıyor. Asgari ücretten çok daha az maaşa, 9 saati aşan sürelerde sigortasız çalışmak zorunda bırakılan birçok gazeteci var.?? Burada sözünü ettiğim veya daha başka problemler elbette zaman zaman mesleğimizi sorgulamamıza sebep oluyor. Fakat hakikati anlatmanın, kamu yararını gözeterek gerçekleri söylemenin bir bedeli olacaksa da bunun göze alınması gerektiğini düşünüyorum. Bana göre asıl yapmamız gereken şey karşı karşıya kaldığımız sorunlar sebebiyle mesleği bırakmak değil, daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için hep birlikte mücadele etmek.” 

“Gazeteciler için en büyük bir risk: Tutuklanma”

Gazetecilik mesleğinin önünde herhangi bir engel olmadığını aktaran Sezer, “Açıkçası, ben özellikle de sosyal medya kullanımının böylesine yaygınlaştığı bir dönemde gazetecilik yapmanın önünde herhangi bir ‘’engel’’ olabileceğini düşünmüyorum. Tabii bir yere bağlı çalışıldığı durumda baskı veya sansüre maruz kalmak elbette karşılaşabileceğimiz bir durum fakat teknolojinin böylesine geliştiği bir dönemde bazı şeyleri göze alarak gerçekleri bir şekilde duyurmanın birçok yolu var. Türkiye’de en az 42 gazeteci ve medya çalışanının cezaevinde olduğunu, her gün onlarca gazeteciye haberleri sebebiyle dava açıldığını düşündüğümüzde, gazetecilik yapma konusunda bence yine de ‘’engel’’ olarak sayılamayacak fakat gazeteciler için büyük bir risk sayılabilecek bir başka durumun ise tutuklanma tehlikesi olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini aktarıyor.
 

twitter takip