DERLEME - Türkiye'deki IŞİD katliamları ve yargı süreçleri

DERLEME+-+T%C3%BCrkiye%E2%80%99deki+I%C5%9E%C4%B0D+katliamlar%C4%B1+ve+yarg%C4%B1+s%C3%BCre%C3%A7leri
ABONE OL

IŞİD, tüm dünyada gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle birçok insanı katletti, katletmeye de devam ediyor. Türkiye ise bu eylemlerin en çok yaşandığı ülkelerden biri. Peki Türkiye'deki yargı sistemi, bu terör eylemlerini nasıl ele aldı? Türkiye'deki IŞİD katliamlarını ve yargı süreçlerini derledik...

 
 
Havva Cuştan / Bağımsız Gazeteci

 

Irak ve Şam İslam Devleti veya 2014'ten beri kullandığı ismiyle İslam Devleti (IŞİD), sadece Ortadoğu'da değil, dünyanın birçok yerinde kanlı eylemler gerçekleştirdi, gerçekleştirmeye de devam ediyor. Fransa'dan Orlando'ya, Orlando'dan Yeni Zelanda'ya kadar farklı bölgelerde, birçok kesimden insanı katletti. IŞİD, Türkiye'de de Suruç'tan Ankara'ya, Ankara'dan Sultanahmet'e kadar çok sayıda yeri kana buladı.

Türkiye'de katliamların gerçek sorumluları yargılanmazken, bu eylemlerin hesabını sormak isteyenler ve adalet arayanlar ise gözaltına alındı, tutuklandı.

IŞİD'in Türkiye'de gerçekleştirdiği en kanlı saldırı olan "10 Ekim Ankara Gar" katliamının yıldönümünden önce, örgütün ülkedeki sivillere yönelik gerçekleştirdiği kanlı eylemleri ve yargı süreçlerini derledik.

DİYARBAKIR

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) 7 Haziran seçimi öncesinde, 5 Haziran 2015'te, Diyarbakır, İstasyon Meydanında düzenlediği mitingde patlama meydana geldi.

Çöp kutularına konan iki ayrı bombanın patlatılmasıyla 5 kişi katledildi, yaklaşık 400 kişi yaralandı.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı, davanın başka bir kente nakledilmesi için Adalet Bakanlığına gönderdiğinden dolayı uzun bir süre yargılanmaya başlanmadı. Bu durum yargının IŞİD katliamlarına ilişkin alacağı tutumu göstermiş oluyordu aslında.

Ankara'da 5 sanıkla başlayan davanın bir sanığı ise firarda. Katliama ilişkin 14 polise de "Görevi kötüye kullanmak" iddiasıyla açılan davadaki görüntüler gösteriyor ki; katliamın faillerinden Orhan Gönder'in iki bombayı nasıl yerleştirdiği, polislerin bombanın bulunduğu çöp kutusuna baktığı halde bombayı görmediği ve bombaya yönelen arama köpeğinin uzaklaştırıldığı görülüyor.

Dava sonucunda ise mahkeme üç kişiye, dört kişiyi öldürmek ve anayasayı ihlalden dört kez ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi, bir sanığın beraatini kararlaştırırken, bir sanığın dosyasını ise ayırdı.

SURUÇ

SGDF 2015 yılında "Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz" kampanyası başlatmıştı. Bu kampanya kapsamında IŞİD yakıp yıktığı Rojava'nın Kobane kantonuna gitmek üzere 19 Temmuz günü yaklaşık 300 kişi birçok farklı ilden Urfa'nın Suruç ilçesine yola çıkmıştı. 20 Temmuz günü kaymakanlıktan izin almayı beklerken Suruç'ta bulunan Amara Kültür Merkezi'nde basın açıklaması yapılırken 11:54'te canlı bomba patlaması yaşandı.

Katliamın ardından dönemin Başbakan'ı Ahmet Davutoğlu'nun canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ü kast ederek ; "Canlı bombayı eylem yapmadan yakalamayız, eylem yapınca yakaladık." sözleri Suruç katliamında devletin ve yargının duracağı yeri göstermiş oluyordu aslında.

Katliam dosyasında 11 ay gizlilik kararı varken, 11 ay içerisinde birçom Suruç gazisi ve ailesi gözaltına alınıp tutuklandı. Gizlilik kararının ardından Diyarbakır'daki gibi gerçek sorumluların dava dosyasında olmadığı göstermelik birkaç kişinin sanık olduğu görüldü.

Katliamın davası Urfa Hilvan Hapishanesi'nde görülüyor. Duruşmalarda müşteki avukatlarının hiçbir talebi kabul edilmezken tutuklu ve firari olmayan tek sanık Yakup Şahin ise duruşma salonuna getirilmiyor bile.

Suruç ailelerinin ve yaralılarının ise adalet mücadelesi sürüyor. Her ayın 20'sinde Kadıköy Halitağa Caddesi'nde aileler adalet arıyor.

ANKARA

Suruç katliamının ardından Ceylanpınar'da polislerin öldürülmesini bahane eden AKP, Kürdistan'ı kan gölüne çevirmişti. Buna Batı'dan bir ses olmak isteyen emek ve demokrasi güçleri KESK, DİSK, TMOBB ve TTB öncülüğünde 10 Ekim 2015'te Ankara'da "Barış" mitingi düzenlediler. Ankara Tren Garı önün iki ayrı canlı bombanın kendini patlattığı katliamda 101 kişi katledildi, yüzlerce kişi yaralandı.

Ankara katliamı da gerçek adaletle buluşamadı. 9 sanığa "Anayasal düzeni ihlal" suçundan birer kez, "kasten öldürme" suçundan da 100'er kez olmak üzere toplam 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. 9 sanığa ayrıca öldürmeye teşebbüsten 10 bin 557'şer yıl hapis cezası verildi.

Ankara katliamı yargılamasında görüldü ki; Suruç katliamı aydınlatılsaydı Ankara katliamı gerçekleşmeyecekti.

Ankara katliamında hayatını kaybedenlerin aileleri ve katliamın tanıkları her ayın 10'unda patlamanın gerçekleştiği yerde adalet mücadelesini sürdürüyor.

SULTANAHMET

İstanbul Sultanahmet Meydanı Dikilitaş önünde 12 Ocak 2016'da canlı bomba saldırısı ile 12 Alman vatandaşının hayatını kaybetti, 16 kişi yaralandı.

İstanbul Adliyesi 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava 26 sanıklı. Katliam davasında karar ise şu şekilde:
"Dört tutuklu sanıktan Atala El Hasan El Mayyuf, Fevzi Muhammed Ali ve Halil Derviş hakkında 'Anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 'Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi' suçu ile 12 kişiyi öldürme ve 16 kişiyi öldürmeye teşebbüs suçuna yardım ettikleri gerekçesiyle 329'ar yıl hapis cezası verdi. Abdulrahman Faiz Raşit "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Raşit, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edildi. 18 kişi hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı veren mahkeme heyeti, firari 4 sanığın dosyalarının ayrılarak yargılamalarına ayrılan dosya üzerinden devam edilmesine karar verdi."

TAKSİM

19 Mart 2016'daki canlı bomba saldırısında 4 kişi katledilmiş, 44 kişi ise yaralanmıştı.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada karar ise şu şekilde:
"2 sanık 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'Tasarlayarak kasten öldürme' suçlarından 5'er kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet, 2 sanık da 'silahlı terör örgütü üyeliği'nden 15 er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir sanık ise beraat etti.

ATATÜRK HAVALİMANI

Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016 tarihinde IŞİD ellerinde silahlarla giderek insanları taramıştı. Katliamda 46 kişi hayatını kaybederken 142 kişi yaralandı.

İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava da ise karar şu şekilde: "6 sanık 'Anayasayı ihlal' ve 46 kişiyi 'tasarlayarak kasten öldürme' suçlarından 46'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Katliamın failleri ayrıca 142 kişiye yönelik 'tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan iki bin iki yüz ikişer yıl hapisle cezalandırılmasına hükmedildi, 46 kez 'mala zarar verme' suçundan 402 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Atatürk Havalimanı katliamı davasında da diğer katliamların davası gibi gerçek sorumlular yargılanmadan kapatıldı.

ANTEP DÜĞÜN KATLİAMI

22 Ağustos günü Antep'te Akdoğan ailesinin gerçekleştirdiği kına gecesine IŞİD canlı bombalı saldırı düzenledi. Saldırıda 57 kişi katledildi, yüzlerce kişi yaralandı.

Güvenlik gerekçesi bahane edilerek Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen katliam davasında 10 faile "kasten öldürmek" ve "anayasayı ihlal" suçlarından toplam 58'er kez ağırlaştırılmış müebbet verildi, iki sanık ise beraat etti.

REİNA

İstanbul'daki eğlence merkezi Reina'da 31 Aralık 2016 yılbaşı gecesi IŞİD üyesi Abdulkadir Masharipov basarak silahlarla tarayıp 39 kişiyi katletmişti. Katliamın hemen ardından "Acılarımız ortak" diyerek karanfil bırakmak isteyen Suruç aileleri ve gazileri gözaltına alınmıştı.

Katliamın davası İstanbul Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.Mahkeme heyeti, saldırıyı gerçekleştiren sanık Abdulkadir Masharipov'u "Anayasa'yı ihlal" ve 1'i polis memuru 39 kişiye karşı "kasten öldürme" suçundan 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Sanık Masharipov'u 79 kişiye karşı "öldürmeye teşebbüs" ile "6136 sayılı ateşli silahlar kanununa muhalefet" suçlarından 1368 yıl hapse mahkum eden heyet, sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.

Terör saldırısının planlayıcılarından olduğu ve Masharipov'a yardım ettiği gerekçesiyle tutuklu sanıklardan İlyas Mamaşaripov'u "kasten öldürmeye yardım", "Anayasa'yı ihlale yardım" ve "kasten öldürmeye teşebbüse yardım" suçlarından 1432 yıl hapis cezasına çarptıran heyet, bu sanığın da tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Sanıklardan 11'inin tüm suçlardan beraatine karar veren heyet, bazı sanıkları "terör örgütü üyeliği" suçundan değişen oranlarda hapis cezasına çarptırdı.

Konuya ilişkin konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin ise şunları söyledi:

"Her şeyden önce belirtmek gerekir ki; IŞİD selefi bir şiddet örgütü. Ve bu coğrafyada örgütlenmesi için yeterli bir sosyal ortam var. Bugün AKP'nin eğitim politikasında, diyanete hakim olan anlayışınd, selefiliğin izlerine rastlamak mümkün. IŞİD’in , coğrafyamızda örgütlenmesi çok kolay oldu. Yaptığı katliamlarda daima, muhalif sivil insanları seçti. İki kişinin bile bir araya gelip, bir basın açıklaması yapamadığı bir yerde, IŞİD’in böylesine büyük katliamları yapabilmesi ilginç değil mi? Bir çok IŞİD üyesi ‘delil yok’ gerekçesi ile serbest bırakıldı. Yargı, IŞİD’e karşı, muhaliflere uyguladığı, dayanaksız , delilsiz sistemi uygulamıyor. Bu nedenle, IŞİD çok kolay örgütlendi. Bu yargıda egemen olan, çifte standartlı uygulama, siyasi iradenin, yargı üzerinde ki etkisini daha net ortaya çıkarıyor. Yargıdaki bu durum hem IŞİD ile ortaklığa işaret ederken hem de toplumdaki adaletsizliği derinleştiriyor."

twitter takip