async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"> AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu da, bu iddianın doğru olup olmadığı konusunda bir takipçisinden gelen soruyu "Kesinlikle doğru değil, vatandaşlarımızı kurtarırken tek önceliğimiz onların can güvenliğidir" cevabını verdi.Enkazda kalan insanları kurtarmak için canları pahasına çalışan kurtarma ekiplerinin morallerini bozmak için yaptığı insanlık dışı yalan haberi sebebiyle, Elazığ Valiliğimizce Serdar Akinan hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.
?Kamuoyuna saygıyla duyurulur pic.twitter.com/Mca7PSAksn — T.C. Elazığ Valiliği (@elazig_valiligi) January 26, 2020
async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"> Gülloğlu, konuyla ilgili; "Uykusuzca, -8 derecede, tehlikeli bir enkazda canını dişine takmış insanlar anca saygı ve duayı hak eder. Elinizi kalbinize koyun, istediğinize inanın" açıklamasını yaptı.+ hastaya damar yolu açtı. Sedye geldi, sedyeye sabitlendi. Bizzat bende enkaza çıkıp bunlara şahitlik ettim. Sonra da yaralı oradan tahliye edildi. O haldeki bir yaralıyı bekletmeyi hiçbir Arama Kurtarmacı başına silah dayansa bile yapmaz. Ama bu eleştiriyi vicdansızlar yapar.
— Mehmet Güllüoğlu ?? (@mgulluoglu) January 26, 2020
async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"> Serdar Akinan, odatv.com'da ise; AFAD çalışanlarının yetersiz, koordinesiz, eksik ve partizanca bir tutum içinde çalıştığını belirten bir yazı kaleme aldı. Yazısında; bunca yıl sonrası arama kurtarma dışında “imaj” çalışması yapan bir AFAD gördüğünü ve hazırlıkların çok düşük seviyede belirten Serdar Akinan'ın KRT TV ekranlarında dile getirdiği iddiadan yazısında da söz etti. Serdar Akinan'ın yazısı şu şekilde: Depremden birkaç saat sonra bulabildiğim ilk uçakla Elazığ’a ulaştım. Merkezde Mustafapaşa mahallesindeki iki büyük enkazın bulunduğu noktaya ANKA haber ajansı canlı yayın aracı kuruldu ve gün boyu oradan KRT ekranlarına canlı yayın yaptık. Ana akım haber kanallarının verdiği haberlerin dışında size gerçek bir arka plan gözlemi anlatmak istiyorum. Arama kurtarma ekipleri gerçekten insanüstü bir çaba ile mücadele ederek onlarca insanın hayatını kurtardı. Ancak bu cümle bizim büyük resmi görmemize engel olmamalı. Elazığ depremi, medyaya tersi yansımış olsa da arama kurtarma açısından başarılı bir sınav vermedi. Ötesinde Elazığ büyük depreme ne kadar hazırlıksız olduğumuzu gösterdi. ARAMA KURTARMADA PARTİZANLIK OLUR MU Gölcük, Düzce ve Van depremini izleyen bir gazeteciyim. Arama Kurtarma ekiplerini ve devletin ilgili kurumlarının nasıl çalıştığını bu anlamda çok iyi gözlemleyebildiğim inancındayım. 2011 depremi üzerinden dokuz yıl geçti. Şayet bu depremde de Van da olduğu gibi 24 binden fazla bina yıkılsaydı ya da kullanılamaz hale gelseydi. Karşı karşıya kalacağımız facia çok büyük olacaktı. 24 saatlik gözlemim şudur: Elazığ çok çok büyük faciayı ucuz atlattı. Kastım deprem değil aram kurtarma koordinasyonsuzluğundan yetersizliğinden kaynaklı kayıpların büyüklüğü olacaktı. İnsan, Van depremi sonrası yaşanan onca can kaybından sonra en azından depreme hazırlık konusunda bir nebze profesyonel bir hazırlık olduğunu görmek istiyor. Bunca yıl içinde bir arpa boyu yol alınmamış. AFAD, diğer tüm iktidar yanlısı kurumlar gibi partizanca yapılandırılmış ve hazırlıkları çok düşük seviyede. Bunca yıl sonrası arama kurtarma dışında “imaj” çalışması yapan bir AFAD fotoğrafı gördüm dün. İşbirliği yerine, partizanlık yapan bir anlayış hakimdi sahada. Depremden sonra inşaat yapmayı hizmet olarak gören bir anlayış var maalesef. Oysa birinci öncelik hasarlı binaları tespit ederek binaları güçlendirmek, deprem anında yapılacakları en ince ayrıntısına kadar hesaplamak ve koordine etmektir. Dün Elazığ’da gerçekten bu yoktu. “Kamuoyunda algı çok iyi” diyen bir valinin ruh halinden ve zihniyet dünyasında da bir parça anlayabilirsiniz arkada ne olduğunu. Sayın Cumhurbaşkanı, deprem sonrası düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “20 yıldır bu hükumet depreme yönelik ne yapmış' diyecek kadar. Depremi durdurma şansımız var mı? Böyle bir şey söz konusu değil, ama depremden sonra ne yaptığınıza gelince özellikle bizim iktidarımızda gerek başbakanlığım döneminde gerek sonrasında yaşadığımız depremler oldu bunlardan birisi Bingöl depremi. Biz o depremden sonra adeta Bingöl’ü yeniden inşa ettik, bir diğeri Van depremi. Biz Van’ı yeniden inşa ettik, merkezinden tutunuz Erciş’ine kadar oraları yeniden inşa etmek suretiyle bütün Vanlı kardeşlerimizin yaşam koşullarını düzenledik.” Depremden sonra ne olduğunu dün gözlerimle gördüm. AFAD adlı kuruluşun yetkilileri Elazığ başta diğer illerden gelen arama kurtarma ekipleri ile uyum içinde çalıştığını söylemek mümkün değil. İstanbul ve Ankara itfaiyesinden gelen itfaiyeciler yer yer enkazlara sokulmadı. İstanbul itfaiyesinden gelen ve bizzat konuştuğum bir itfaiyeci aynen şunları anlattı: “Gece 04.00 gibi özel bir uçakla 150 kişi İstanbul’dan geldik. Mustafapaşa mahallesine giden ekip içindeydim. Bizim takımda özel eğitimli ve deprem arama kurtarma tecrübesi çok yüksek olan bir takım var. Ankara’dan gelen bir itfaiye ekibiyle koordineli enkaza girmeye çalıştık. AFAD yer yer bizi engelledi. Bir noktada enkaz altında bir el gördük. AFAD’dan duvarı delip içeri girmek için Hilti istedik ‘Veremeyiz’ dediler. Bunun üzerine polis çağırıp bizi enkazın başından zorla uzaklaştırdılar. Şayet JAK (Jandarma Arama Kurtarma) olmasa o enkazı terk etmeyecektik. Allahtan JAK var ve onlara müdahale edemiyorlar.” Adana itfaiyesinden gelen bir amirin anlattıkları da bu vahim fotoğrafı doğrular nitelikteydi. “1999 Adana depreminden bu yana onlarca enkaza girmiş biriyim. İlk kez dün insanlığımdan utandım. Normalde bir koordinasyon olur ve yabancı ülkeden gelen bir ekip dahi olsa onlarla koordineli nasıl çalışacağız ona bakarız. Oysa AFAD ekipleri bizi düşman gibi gördü. Bazıları o kadar tecrübesiz ki hayretler içinde kaldık. Gece yarısı çöken binalara ulaştığımızda hemen bir iki enkaza girdik. Sabaha karşı AFAD ekipleri gelip-Tamam arkadaşlar siz çıkın enkaza biz gireceğiz dediler- İlk başta anlamadık. Ben dedim ki –Arkadaşlar, bakın binada V yapan yerler var. Birinde iki eks(cenaze) var. Ulaşmak üzereyiz. Giriş açılarını söyledik. Dinlemediler ama daha kötüsü anlamadılar. Daha sonra canlı olan bir enkaza girmek istedik. Adamın elini görüyoruz. Hilti ile duvarda delik açalım. Oradan çıkartırız diyoruz. AFAD’çılar kepçe çağırdı. Yalvardık. Burada canlı var. İş makinesi girerse öldürürsünüz dedi. Karışmayın dediler. Tartışmaya başladık. Polis çağırdılar.” Bu cümleler üzerine Ankara, Adana ve Mersin Belediyelerini aradım ve onlardan bilgi aldım. Utana sıkına doğruladılar. “Türkiye’de büyük hassasiyet varken bunları dillendirmek doğru değil ama ekiplerimiz maalesef bu muameleyi gördü” dediler. Sadece bu da değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir enkazın başında beklerken AFAD Müdahale Dairesi Başkanı Abdulkadir Tezcan’ın işareti gözlerden kaçtı. Tezcan enkaz başındaki ekiplere eliyle “Gönderin” işareti verdi ve bir yaralı vatandaş enkazdan çıkarılarak Erdoğan’ın yanına getirildi. Fotoğraflar çekildikten sonra yaralı ambulansla hastaneye götürüldü. Yani anlayacağınız AFAD yetkilisi enkaz altındaki kadını 1 saat bekletiyor. Erdoğan oraya vardığında çıkartın talimatı veriyor ve kadın Erdoğan'ın yanına getiriliyor. Yazının devamını okumak için tıklayınızUykusuzca, -8 derecede, tehlikeli bir enkazda canını dişine takmış insanlar anca saygı ve duayı hak eder. Elinizi kalbinize koyun, istediğinize inanın.
— Mehmet Güllüoğlu ?? (@mgulluoglu) January 26, 2020