Haber: Gökhan Korkmaz
ABD'de gerçekleşen seçimlerin ardından popülaritesini arttıran Bluesky'ın günlük kullanımı yüzde 500 arttı. Şirketin CEO'su Jay Graber, her gün 1 milyon yeni kullanıcı kazandıklarını ifade etti.Kısa sürede çok sayıda kullanıcı kazanan platform yaşadığı ekip sıkıntısı nedeniyle abonelerden gelen taleplere yanıt vermekte zorlandığı için ücretli bir abonelik paketi üzerinde çalıştığını da söyledi.
Bu gelişmelerden kısa bir zaman sonra Bluesky platformu hakkında çok sayıda iddia da ortaya atıldı. Şirket Avrupa Birliği'nin (AB) Dijital Hizmetler Yasası gerekliliklerini yerine getirmediği iddiasıyla tartışma konusu oldu. AB Komisyonu Sözcüsü Thomas Regnier, Bluesky'nin şeffaf olmadığını ve bu haliyle AB düzenlemelerini ihlal ettiğini açıkladı.
İrlanda'daki medya sektörünü düzenleyen ve denetleyen Coimisiún na Meán adlı kuruluş ve Hollanda'nın düzenleyici kurumlarından biri olan ACM'de şirketin ülkelerinde herhangi bir varlık göstermediğini de paylaştı.
404 Media tarafından yayınlanan bir raporda Bluesky platformundaki kullanıcı içeriklerinin üçüncü taraflarca yapay zeka eğitiminde kullanılmasının önünde bir engel bulunmadığı ortaya çıktı.
Son olarakta Bluesky'daki kişisel hesapların kolaylıkla kopyalanabileceğine ve farklı kişi adlarıyla dolandırıcılık faaliyetlerinin de plaformda yürütülebileceğine dair bilgiler medyaya yansıdı.
Peki bu iddialarla ve sorunlarla gündeme gelen Bluesky gazeteciler açısından yeni bir alan açma potansiyeline sahip mi?
Akademisyen Orhan Şener Deliormanlı: 'Demokrat seçmen için bir sığınma evi olarak öne çıkıyor'
Uygulamanın ayrıntıları hakkında konuşan ve gazeteciler açısından yeni bir alan açma potansiyeline sahip mi sorusunu yanıtlayan Akademisyen Orhan Şener Deliormanlı, şunları söyledi:
'Bluesky, gazeteciler ve içerik üreticileri için yeni bir alan açma potansiyeline sahip olsa da, şu an için ağırlıklı olarak sol-liberal görüşlerin hakim olduğu bir 'yankı odası' görünümünde. Özellikle seçim yenilgilerini hazmedemeyen bir kesim Demokrat seçmen için bir sığınma evi olarak öne çıkıyor.
Platform, algoritmik şeffaflık ve sansürsüz bir ortam sunduğu için X'e (Twitter) alternatif olarak değerlendiriliyor. Ancak bu, Bluesky'ın tamamen tarafsız bir platform olduğu anlamına gelmiyor. Kullanıcı tabanının ideolojik homojenliği, çeşitliliği sınırlıyor.
Twitter ise 20 yıla yakın geçmişi, kurumsal bağları ve geniş kullanıcı kitlesiyle hala güçlü bir konumda. Ancak Elon Musk'ın algoritmalar üzerindeki müdahaleleri ve mavi tik politikası, özellikle görünürlük sorunu yaşayan gazetecileri rahatsız ediyor. Bu da bazı kullanıcıları Bluesky'a yönlendiriyor.
Bluesky'ın Twitter'ın ilişkiler ağını ve kitlesel etkisini kısa vadede yakalaması zor. Ancak mavi tiksiz kullanıcıların daha fazla görünürlük elde edebildiği bir alan sunması, onun cazibesini artırıyor. Uzun vadede, kapsayıcılığı artırabilirse ve daha geniş bir kitleye ulaşabilirse, Bluesky güçlü bir alternatif haline gelebilir. Yine de şu anki yapısıyla, X'e meydan okumak için yeterli değil.'