Demet Akalın'dan sonra yeniden gündem oldu! İşte, Mihriban Türküsü'nün hüzünlü hikayesi!

ABONE OL

Demet Akalın'ın konser performansından sonra yeniden gündem olan Mihriban Türküsü'nün hüzünlü hikayesi de bir kez daha akıllara geldi...

Şarkıcı Demet Akalın'ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından organize edilen İstanbul Yeditepe Konserleri'nde 'Mihriban' türküsünü söylemesi şarkıyı ve şarkının hikayesini de bir kez daha gündeme getirdi.
 
Kanal D ekranlarında yayınlanan '2. Sayfa' programına bağlanıp hakkında yapılan eleştiriler için bir açıklama yapan Demet
 
Akalın da şunları söyledi:
 
Twitter'da TT olduğumun farkında bile değilim. Ne yazdılarsa eyvallah. Herkesin her anı birbirini tutmaz. Benim için çok başarılı bir konser değildi. Ben mükemmelim demiyorum ki. 3 aydır evde yatıyorum. İlk konserde kendimi izleyemiyorum. 'Konser çok güzeldi' diyenlere yok lan neresi güzel dedim. Alişan gitti detone olduğu yerleri düzelttirdi. Ben eve geldim direkt.
 
O şarkıyı normalde mükemmel söylüyorum ama o gün boğazın tüm soğuğunu yedim. Ben kendimi bildiğim için takılmam böyle şeylere. Ben şarkıyı iki kere okudum. İlkinde tüm sözleri olmadığı için okuyamamıştım. Olağanüstü bir performans değildi. Ben eve gelip izlediğimde evde tek gitarla yaptığım performans daha iyiydi dedim. Hiç günümde değildim. 3 aydan sonra ilk sesimo. Bir tek Mihriban'da değil diğer şarkılarda da iyi değildim"
 
Sözlerini Abdürrahim Karakoç'un yazdığı, Musa Eroğlu'nda bestelediği ve seslendirdiği Mihriban Türküsü Türk Halk Müziği'nin en sevilen eserleri arasında yer alıyor. Türkü, bundan bir-iki sene önce de 'Çukur' dizisinde yer alınca gündem olmuştu.
 
Demet Akalın'ın performası ile yeniden gündemde yer bulan türkünün hikayesi de tekrar akıllara geldi ve sosyal medyada dolaşmaya başladı.
 
Şair ve gazeteci olan Abdürrahim Karakoç'ın yaşadığı saf ve masum bir aşka dayanan türkünün hüzünlü de bir öyküsü bulunuyor...
 
Türkünün hikayesi kısaca şöyle:
 
Karakoç, gençlik yıllarında sırılsıklam âşık olan şairi sevdiği kızla beraber evlenmeye niyetlenir. Kız tarafının bu evliliği istememekte diretmesi nedeniyle aşıkların kavuşamaz. Yıllar sonra Karakoç’u ziyaret eden bir arkadaşı yolda onun eski sevgilisini gördüğünü, onunla biraz sohbet ettiğini ve evlenmiş olduğunu söyler. “Mihriban” böylesi bir hüzünlü hikâyeden doğar.
 
Karakoç yıllar sonra verdiği bir röportajda; bu türkiyü yazmasına neden olan segilisinin adının Mihriban olmadığını, kızın saçlarının da sarı olmadığını açıklar.  Usta şair, bu ismin ve tasvirin bir sembol olduğunu ifade eder.
 
Karakoç, kendisine sorulan soruya "O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın. Ne adı Mihriban, ne saçları sarı” diye cevap verir.
 
Karakoç bu ismin bir sembol olduğunu, gerçek ismini belirtmenin törelere aykırı olacağını söyleyerek, “Platform” dergisine verdiği röportajda şunları söyler: 
 
“Bazıları ‘Gerçek mi’ diyor. Gerçek diyorum. Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban.” Mihriban’ın ayrıca etimolojik olarak “güler yüzlü, yumuşak kalpli” anlamlarına gelmesi de muhtemel ki tesadüf olamaz...
 
Şiiri besteleyen ve seslendiren büyük halk müziği sanatçısı Musa Eroğlu, ise Karakoç ile ilgili yazılan bir kitapta şair hakkında şunları söylemişti:
 
“Keşke diğer sanatçılar de benim gibi Karakoç’un şiirlerini besteleseydi. 500 tane bestesi olsaydı. Müzik insanları Karakoç’u, onun edebiyat çizgisini keşfedemedi. Değerli Karakoç’un sevdaya dair çok güzel ifadeleri, şiirleri var. Ben Karakoç’un dünya görüşüyle değil şair, ozan yönüyle ilgileniyorum ve ondan etkileniyorum. Aynı ülkede yaşayan şairler, ozanlar ve sanatçılar birbirinden etkilenir. Çünkü ülkenin ortak kültürüyle, değerleriyle büyüyor, aynı havayı soluyorsunuz.”
 
twitter takip