'Homofobi psikolojik bir hastalıktır ve devlet de hastalanabilir'

%E2%80%99Homofobi+psikolojik+bir+hastal%C4%B1kt%C4%B1r+ve+devlet+de+hastalanabilir%E2%80%99
ABONE OL

Cumhuriyet yazarından Diyanet İşleri Başkanı'nın eşcinsellikle ilgili skandal sözlerini savunan hükümete tepki geldi...

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Söğüt, bugünkü yazısında hem Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın önceki gün kaleme aldığı "Durma haykır, eşcinsellik günahtır" başlıklı yazısını, hem de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın eşcinsellikle ilgili sarf ettiği skandal sözleri savunan hükümeti eleştirdi.

Yazısında, homofobinin psikolojik bir hastalık olduğunu ve tedavi edilebileceğini ifade eden Söğüt, devletin de hastalanabileceğini ve onun da tedavi edilebileceğini belirtti.

İşte, Söğüt'ün o yazısı:

"Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan’ın dünkü yazısının başlığında kullandığı bu slogan, dini siyasete alet edenlerin ve bu aletle ülke yönetenlerin kendilerini ifade şeklini buradan bakıldığında hem karikatürize ediyor, hem de onların tehlikeli dilini ve mantığını çok net deşifre ediyor. 

 
İslam dininin eşcinselliğe ya da evlilik dışı ilişkilere, kadına, çocuğa, erkeğe bakış açısını sorgulamak gerçekten kimsenin haddi değil, işi de değil.
 
Ama anayasasında hâlâ hukuk devleti yazan bir ülkede...
 
Referanslarını İslamdan alan bir iktidarın...
 
Eşcinsel haklarını, kadın haklarını ya da insan haklarını dinen sorgulamasına tepki göstermek herkesin haddi. 
 
Çağdaş hukukun da bir numaralı görevi. 
 
O yüzden:
 
Bu ülkede Cumhurbaşkanı, cuma hutbesinde eşcinsellerin ve HIV pozitif olan insanların ve evlenmeden sevişenlerin ve cinsellik konusunda hayat tarzı, yönelimi, doğası İslami kriterlere uymayanların toplum için tehlike taşıdığını söyleyerek halkı o insanlara karşı mücadeleye çağıran Diyanet İşleri Başkanı’nı göklere çıkarıyorsa...
 
Ve yine aynı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunan Ankara Barosu’nu yerin dibine batırıyorsa...
 
İş bununla da kalmıyor...
 
İktidarın emrindeki savcılık hiç oyalanmadan, Diyanet İşleri Başkanı hakkında değil de Ankara Barosu hakkında soruşturma açıyorsa...
 
Bu ülkede iktidar çağdaş hukuk devletini yok, gayri resmi bir din devletini de var sayıyor demektir. 
 
Artık herkes ikna olmuş olmalı; bu devleti yönetenler hukukun çağdaş olmasını istemiyor, dinin argümanlarının çağlar öncesine dayanmasının ne anlama geldiğiyle de ilgilenmiyorlar.
 
Bu cesaretle, çağlar öncesine ait din kitaplarından aldıkları referansları çağdaş hukuka karşı açıkça kullanmakta tereddüt etmiyorlar. 
 
Ellerinde inanca saygıyı tartan hileli bir terazi, topluma kendi hukuklarını dayatıyorlar. 
 
O yüzden:
 
Şu anda Ankara Barosu ve Türkiye Devleti arasındaki, tam yetkili ve partili bir cumhurbaşkanının da iştahla taraf olduğu “zina ve eşcinsellik” meselesine dair yaşanan hukuki ve dini gerilim sadece LGBTİ bireyleri ya da “zina” yapanları değil, çağdaş hukuk devletinde yaşamayı tercih eden herkesi ilgilendiriyor.
 
Cinsel ahlak üzerinden topluma kendi hukukunu dayatmaya hevesli bir iktidarın geldiği son eşik de atlandı atlanacak.
 
Anayasadaki cumhurbaşkanının tarafsız olma ilkesi nasıl bir engele takılmadan kolayca çiğnendiyse...
 
Çok yakında belli ki “Çağdaş hukuk devleti” tanımı da ezilip geçilecek. 
 
İnsanlık tarihinden çok daha kısa bir tarihi olan çeşitli dini inançların ortaya çıkışı ve ortadan kalkışı üzerine gerçekliği ve bilimselliği tartışılmaz onca araştırma ve bu araştırmalardan yola çıkılarak kanıtlanmış tez, yazılmış kitap varken...
 
1500 yaşındaki bir inancı “çağlar öncesine ait” diye tanımlayan hukukçularını topa tutan bir devletin niyeti bellidir.
 
Ve tehlikelidir.
 
Velhasıl;
 
Herkesin iki gündür üstüne basa basa tekrarladığı gibi, eşcinsellik bir hastalık değildir, tedavi edilmez ama homofobi psikolojik bir hastalıktır ve tedavi edilebilir.
 
Ve devlet de hastalanabilir. 
 
Ve o da tedavi edilebilir."

 

twitter takip