Erzincan'daki Çöpler Altın Madeni'nde meydana gelen çökmenin ardından göçük altında kalan 9 işçiyi arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Peki bölgedeki son durum ne? Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Mert Batur ile konuştuk.
Çağdaş Ulus - Serbest Gazeteci
Erzincan'ın İliç ilçesinde 13 Şubat tarihinde Çöpler Altın Madeni’nde gerçekleşen liç kaymasının ardından 9 işçi göçük altında kaldı. Facianın ardından Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 8 kişi gözaltına alındı.
Kanadalı şirket SSR Mining ve Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik ortaklığında kurulan Anagold Madencilik’e ait maden ocağıyla ilgili çok sayıda uyarı yapılmıştı. Ancak uyarılar dikkate alınmadığı gibi madende iki kez kapasite artışına gidildi.
Göçük altında kalan 9 işçiyi arama kurtarma çalışmaları devam ederken, bölgedeki son durumu ve işçiler ile Erzincan halkının tepkilerini Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Mert Batur’a sorduk.
İşte, Batur’un açıklamaları:
“İŞÇİLER DE ARAMA KURTARMA SÜRECİNİN İÇİNDELER”
“Normalde hazır bulundurdukları Anagold Acil Durum Müdahale (ERT) ekibi var. Bu ekiptekiler altın üretimi sırasında çalışan normal maden işçiler. Aynı zamanda da bu ERT biriminin içindeler. Doğal olarak bu ekipler sahadalar. Sahadaki arama kurtarmaya yardımcı olan destek madenci ekipleri var. Bir de aramalar çok büyük bir alanda yapıldığı için orada büyük iş makinalarıyla da süren bir süreç olduğundan doğal olarak madenciler de bu çalışmalara dahiller. Zoraki çalıştırıldıkları bir durum yok.
“GÖÇÜK ALTINDAKİ İŞÇİLERİN BULUNMALARINA İLİŞKİN YÜKSEK ÜMİT YOK”
9 madenci hala göçüğün altında. Bulunmalarına ilişkin yüksek bir ümit yok diyebilirim. ‘En azından bedenlerine ulaşmak mümkün olabilir mi’ diye bir çaba var. Siyanürlü toprakta bir arama kurtarma çalışması yapılması teknik olarak da çok zor bir iş. Doğal olarak onun zorlukları var. Buna hava şartları da ekleniyor. Sahada bu çalışmayı yapabilen görece az sayıda kişi var. Her geçen gün ümit azalıyor. En azından yerlerini tespit etmek için yoğun bir çaba vardı ama şimdiye kadar ondan da bir sonuç çıkmadı.
“MADEN İŞ SENDİKASI’NA TEPKİ BÜYÜK”
Anagold Madencilik’te daha önce Türkiye Maden İş Sendikası örgütlüydü. İşçiler geçtiğimiz haftalarda sendikanın, sorunlarıyla ilgilenmediğini, işçilerin karşısında patronla beraber pozisyon aldığını ifade ederek topluca o sendikadan istifa ettiler. Çoğunluğu Bağımsız Maden İş Sendikası’na üye oldu. Daha önceki sendika olan Maden İş’in, şirketle görüştüğü ve şirketin onlara ödül, hediye verdiği görüntüler ortaya çıktı. Ayrıca bu sendikanın “Şirketin işçi sağlığı güvenliğine ilişkin önlemleri aldığına biz kefiliz, şahidiz” diye işçilere attığı mesajlar var.
Doğal olarak işçiler, bu sendikanın katliama sebep olan çalışma rejiminin inşasında bir rolü olduğunu düşünüyorlar. Sendikanın yetkililerini de önceki gün çarşı içinde görünce “Sizi burada istemiyoruz” diyerek tepki gösterdiler. Sendikanın yöneticisi de “Şov yapıyorsunuz” diyerek işçileri azarlamaya kalktı.
“BURADA BAŞKA GELİR KAYNAĞI KALMAMIŞ”
İliç, en fazla 10 bin nüfuslu bir ilçe ve insanlar burada daha önce hayvancılıkla geçimlerini sağlıyordu. Burada altın madeni işletilmeye başlandıktan sonra, hem madenin doğal etkisi sebebiyle hem de işçileşme süreci yaşandığı için insanlar artık hayvancılıkla geçinemez pozisyona gelmişler.
Taşeronlarla beraber 2 bine yakın kişi bu madende çalışıyor. Aileleriyle birlikte hesaba kattığımızda zaten ilçe nüfusuna ulaşıyorsunuz. Burada başka bir gelir kaynağı kalmamış haliyle. Kendi sağlıklarını hiçe sayarak çalışmak gibi bir durum yok. Süreç böyle gelişmiş.
İşçi arkadaşlar, özellikle iş sağlığı güvenliği önlemlere ilişkin ya da kendi sağlıklarını etkileyen meselelere ilişkin bir önceki sendika ‘Maden İş’ aracılığıyla ‘patronlara’ dertlerini anlatmaya çalışmışlar. Yani her zaman bu mücadeleye girişme çabaları olmuş. Ama çalışma rejimi tamamen baskıya dayalı inşa edildiği için bu itirazlar bir yol bulup da kendini açığa vuramamış.
“150’DEN FAZLA TAŞERON ŞİRKET VAR"
Burada çok sayıda eylem de yapılmış ama şirket 2019’dan beri bir çeşit taşeronlaşmayı derinleştirmiş. Arkadaşların aktardığına göre; 150’den fazla taşeron şirket var burada. Olağandışı bir durum bu. Ayrıca taşeronlarda çalışan insan sayısı da ana firmada çalışan işçilerden fazla.
Taşeronlaşma süreci fazla olunca rant da fazla oluyor. Buranın siyasileri veya burayla bağlantısı olan siyasilerden başlayarak çok fazla patronu bir işletmede buluşturmuş oluyor sistem. Bu da baskıyı derinleştiren bir şey.”