Yazar Altay Öktem, Medyakoridoru'ndan Gizem Ertürk'ün sorularını yanıtladı...
Gizem Ertürk / Serbest Gazeteci
Şeytan Ayetleri, Sokaklar Tekin Değil, Tanrı Acıkınca ve Thomas Düşerken gibi çok sayıda kitaba imzasını atan, sürekli üreten bir yazar Altay Öktem...Edebiyat dünyasına şiir, öykü ve roman dallarında çok sayıda eser kazandıran, aynı zamanda dergi dünyasında da önemli bir yere sahip olan Öktem'le, Türkiye'deki birinci yılını geride bırakan pandemi döneminin edebiyata olan etkilerini, yarattığı dönüşümü, edebiyatın geleceğini ve yeni projelerini konuştuk...
"GERÇEK ÇOK SERTSE, KURGU İSTER İSTEMEZ ONUN ALTINDA EZİLİR"
Covid-19 Türkiye’de ilk yılını geride bıraktı... Bu son bir yıla baktığımızda dünyada nasıl değişimler oldu?
Geçtiğimiz bir yılı, önümüzdeki yılların bir prototipi olarak görüyorum. Zaten yeni bir yaşam biçimine doğru evriliyorduk, bu pandemi sayesinde süreç hızlandı. Uzun zamandır tıp dünyasında, tüm dünyayı etkisi altına alacak bir virüs salgını bekleniyordu zaten. Devamı da gelecek büyük olasılıkla. Bu yüzyılın, gelecekte, dünyayı sarsan salgınların yüzyılı olarak adlandırılacağını düşünüyorum.
Covid-19 salgını başlamadan önce, küresel ısınma nedeniyle buzulların erimesinden dolayı, dünyanın ilk dönemlerinden kalma hangi bakteri ve virüslerin tekrar açığa çıkabileceğini ve hiç karşılaşmadığımız bu mikro organizmaların ne tür salgınlara yol açabileceğine dair bazı bilim insanlarının öngörülerini ve çalışmaları araştırıyordum. Hatta bu konuda distopik bir hikaye yazma niyetim vardı. Covid-19 ile birlikte bu fikirden vazgeçtim. Gerçek çok sertse, kurgu ister istemez onun altında ezilir.
"SANAL İMZA GÜNÜMDE, TÜYAP'TAKİ İMZA GÜNÜMDEN İKİ KAT FAZLA KİTAP İMZALADIM"
Okurların ve yazarların bir araya gelemediği, fiziksel temasın ortadan kalktığı bir süreçteyiz. Bu edebiyat dünyası için hangi sonuçlara yol açan bir değişim oldu?
Bir araya gelmenin koşulları değişti ama uyum sağlandı mı, elbette sağlandı, çünkü başka seçenek yok. Geçen gün, eşofmanımın üstüne gömleğimi giyip, masanın başında, laptopumla, yaklaşık seksen kişiyle birlikte, jürisinde olduğum bir şiir yarışmasının ödül törenine katıldım. Aynı akşam, otuz kişiyle, yine aynı eşofmanın üstüne bir tişört giyip, aynı masada, şiirimizin dönemleriyle şarap çeşitlerini bir araya getirdiğimiz ve farklı şarapları tattığımız bir etkinlik gerçekleştirdik. Bundan üç, dört ay önce bir sanal imza gününe katılmıştım, son katıldığım Tüyap’taki imza günümden yaklaşık iki kat fazla kitap imzaladım; yine aynı masada. Çok değil, iki yıl önce bunları öngördüğüm bir öykü yazsaydım, ne tuhaf bir distopya derdi okuyanlar. Yazarın ne zengin bir hayal gücü varmış, derlerdi büyük olasılıkla. Oysa bu durum hızla yeni bir gerçeklik olarak karşımıza çıktı ve uyum sağladık.
Türkiye Yayıncılar Birliği bu süreçte online satışlarda artış yaşandığını söylüyor. Senin yorumun nedir?
Her şeyde olduğu gibi kitapta da online satışlar arttı elbette; bunun olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Butik kitapevlerinin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalması insanı üzüyor ama çok hızlı bir değişim yaşanıyor. Bazı alışkanlıkların değişmesi kaçınılmaz. Online satışların artması yayınevleri açısından ne ifade ediyor bilmiyorum ama yazarlar açısından bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Kitapevlerinde raf ömrü son dönemlerde neredeyse bir haftaya kadar düşmüştü. Oysa dijital platformlarda raf sıkıntısı yok. Bir yazarın kitabını arayan okur, aynı yazarın yayınevlerinde hâlâ mevcut olan diğer kitaplarına da ulaşabiliyor. Son bir yıl içinde, yıllardır baskısı bitmemiş olan ama kitabevlerinde ve dağıtım şirketlerinde bulunması olanaksız olan kitaplarımdan birkaçı tükendi mesela. Kendi adıma, zaten yıllardır online sitelerden ya da sahaflardan alışveriş yapıyordum.
"MÜZİK HER ZAMAN ÖNCÜLDÜR"
Pandemide hepimiz evlere ve biraz da içimize kapandık. Üretimlerine ne gibi faydaları oldu?
Yazarlar ya da sanatsal üretim yapan kişiler açısından bu sürecin çok verimli geçtiğini düşünüyorum. Üretim için gereken koşullar, kendiliğinden oluştu. Bizim için en değerli şey zaman; onun da büyük kısmı gündelik hayatın hayhuyu içinde, kontrolümüz dışında elimizden kayıp gidiyordu. Elbette bireysel üretime dayalı sanatlar için söylüyorum bunu. Tiyatro, sinema gibi alanlarda sıkıntılı bir süreç yaşandığı aşikâr. Ancak o alanlarda da yakın gelecekte farklı formatlar geliştirileceği kesin. Müzik her zaman öncüldür. Müzik alanındaki dönüşüm çok hızlı; onu takip edersek neyin neye evrileceğini tahmin etmek çok zor değil. Tabii ki sosyal hayatın büyük bir hızla yok oluşu, bunun kişisel tercihle değil de bir zorunlulukla meydana gelmiş olması insanın kolay kabul edebileceği bir şey değil. Geçici bir süreyle depresif bir ruh haline neden olabilir bu. Ancak bunun, kısa sürede atlatılabilecek bir sorun olduğunu düşünüyorum. İnsan beyni inanılmaz bir hızla, her koşula uyum sağlayabilecek özellikte. Zaten Homo Sapiens’in on binlerce yıldır hayatta kalmasını sağlayan özellik bu.
"DERGİLERİN SATIŞLARI DA ONLİNE PLATFORMLARA KAYDI"
Dergi dünyasında durum ne peki? Edebiyat dergileri nasıl etkilendi bu durumdan?
İzlediğim kadarıyla, dergiler kısa süreli bir sarsıntı yaşadıysa da, çoğu basılı olarak yayınlanmaya devam ediyor, ancak onların da satışlarının büyük kısmı online platformlara kaydı. Dijital platformlarda yayınlanan dergiler de sayıca arttı bu dönemde. Asıl üzerinde durulması gereken, bu gelişmeler sonucunda isteyen herkesin kendi dergisini yapabilecek duruma gelmiş olması. Kitap için de benzer bir durum söz konusu. Bu, bir yanıyla güzel: çeşitlenme ve zenginlik getiriyor, aynı zamanda otoritelerin ortadan kalkması anlamına geliyor. Ancak niteliğin düşme tehlikesini de beraberinde getiriyor.
"YENİ BİR ÇOCUK KİTABI GELİYOR"
Yeni kitap hazırlığı var mı?
Bu yıl, sonbaharda yeni bir çocuk kitabım yayınlanacak. Şu sıralar yoğun olarak ona çalışıyorum. Şiir kitaplarımın çoğunun, beş altı yıldır baskısı bulunmuyordu piyasada. Büyük ihtimalle şiirlerimin toplu baskısı da yapılacak.