Çukur 2019'a Babil geçen haftaya damgasını vurdu!

%C3%87ukur+2019%E2%80%99a+Babil+ge%C3%A7en+haftaya+damgas%C4%B1n%C4%B1+vurdu%21;
ABONE OL
Sosyal medya analiz şirketi Somera'nın sosyal medya kullanıcıların yorum ve etkileşimlerini detaylı olarak analiz ederek hazırladığı verilere göre; 2019 yılının en çok konuşulan dizisi Show TV ekranlarında yayınlanan 'Çukur' oldu. İçerdiği şiddet sahneleriyle bu sene en çok ceza kesilen dizilerin başında gelen ve bu sahneler nedeniyle bazı izleyenlerin de tepkisini çeken hatta "Yayından kaldırılması gereken" dizi olarak tanımlanan Çukur'u İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da "Lanet bir dizi" olarak tanımlamıştı. Bu sene 3. sezonuyla ekranda olan diziden geçtiğimiz sezon Dilan Çiçek Deniz ve Ercan Kesal gibi önemli isimler de ayrılmıştı. Tüm bu gelişmeler Çukur'u 2019'un en çok konuşulan dizi yaptı. Çukur'un arkasından en çok konuşulan dizi ise 'Mucize Doktor' oldu. Somera'nın verilene göre; 2019'un en çok konuşulan dizi çifti ise; Kanal D yaz aylarında başlayan Afili Aşk dizisinin baş karakterleri Ayşe ve Kerem oldu. Afili Aşk'ın baş karakterleri Ayşe ve Kerem'i canlandıran Çağlar Ertuğrul ve Burcu Özberk de, 2019'un en çok konuşulan oyuncuları oldu. BABİL GEÇEN HAFTAYA DAMGASINI VURDU! Somera'nın verilerine göre; Star TV'nin geçen hafta yayın hayatına başlayan Ay Yapım imzalı dizisi 'Babil' ise geçen haftanın en çok konuşulan yapımı oldu. 17 Ocak'ta yayın hayatına başlayan 'Babil' dizisi 13 - 20 Ocak tarihlerini arasında sosyal medyanın en çok konuşulan programı oldu. 3 gün içinde Babil hakkında 46. 367 ileti paylaşıldı. Kadrosunda; Halit Ergenç, Nur Fettahoğlu, Aslı Enver, Ozan Güven, Mesut Akusta, Birce Akalay gibi isimlerin bulunduğu dizi ilk bölümü yayınlandıktan sonra hem sosyal medyada oldukça konuşuldu hem de gündemi meşgul etti. Bazı izleyicilerin kapitalist düzenin içinde insanların nasıl sömürüldüğünü ve Türkiye gerçeklerini anlattığını söyleyerek taktir ettiği diziyi bazı izleyiciler ise FETÖ propagandası yapmakla suçladı. Dizinin ilk bölümünde en çok; "Gel 20 TL'ye bir çay içelim", "Üniversitede hoca olmuşsun ama benim gibi ilkokul mezunu adamın ayağına gelmişsin" sözleri beğenildi. Dizide; haksız yere ihaleye fesat karıştırma suçlamasına uğrayarak üniversitedeki görevinden atılan ve hem hasta olan oğlunun tedavisi için hem de dürüst bir insan olarak yaşanamayacağını düşündüğü  için yasadışı işlere buluşan bir profesörün hikayesi anlatılıyor. Bu nedenle KHK'lı öğretim görevlileri ile ilişkilendirilen dizi için FETÖ soruşturması açıldığı yönünde haberler de basına yansıdı. Ancak, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Seyhan Avşar, Ay Yapım'ın avukatı ile görüştüğünü ve yapım şirketi avukatının kendilerine soruşturma açıldığına dair bir bilgi gelmediğini söylediğini belirtti. ÇOCUK SÖMÜRÜSÜ! Öte yandan; Babil dizisine farklı bir eleştiri de Sabah yazarı Yüksel Aytuğ dan geldi. Aytuğ, dizide İrfan karakterinin hasta çocuğunun tedavisi için hırsızlık yapmasını eleştirdi. Hasta çocuk dramının yeşilçamdan beri kullanıldığını söyleyen Yüksel Aytuğ yazısında; "Ekrandaki şu çocuk sömürüsüne artık katlanamıyorum. Toplumun bu en büyük zaafının reytinge, paraya tahvil edilmesine artık tahammülüm yok. Evet, biliyorum, bunlar hayatın gerçekleri, senaristler bu olayları Mars'ı gözlemleyerek yazmıyorlar, bu da doğru. Ama ekran başındaki insanları duygulandırmak için ille de bir çocuğun ölümcül bir hastalığa yakalanması mı gerekiyor? Dramdan tek anladığınız bu mu? Yoksa 'zaaf deşmek' kolayınıza mı geliyor" ifadelerine yer verdi. Yüksel Aytuğ'un yazısı şu şekilde: tar TV'nin iddialı dizisi Babil için ekran başına geçtim. Ama milyonuncu kez aynı konuyu karşımda bulunca isyan ettim. Hasta çocuk dramı ta eski Yeşilçam döneminden beri gişeye tahvil edilir. Çocuk amansız bir hastalığa tutulmuştur. Doktorlar "Evropa'da ameliyat ettirmelisiniz" derler. Para yoktur falan, filan... Sonunda kalantor Hulusi Kentmen, çocuğun kendi torunu olduğunu öğrenince insafa gelir ve mutlu son... O zamanlar mesele bir saat 20 dakikada çözülür ve hepimiz yazlık sinemadan evlerimize mutlu mesut dönerdik. Ama dizilerde öyle mi? Kanırt babam kanırt... Çocuk ölecek mi, kalacak mı, 20 hafta ekran karşısında eziyet çek. Babil'de de durum farklı değil. Öğretim görevlisi adam komploya gelip üniversiteden atılıyor. Aynı zamanda oğlunun beyninde tümör tespit ediliyor. O dakikadan sonra ameliyat parası bulabilmek için doğru bildiği her şeyden vazgeçen bir babanın çaresizliği kerpeten olup kalbimi kıstırıyor. Ekran karşısında ruhum daralıyor. Sizin gibi başka kanala geçme şansım da yok. Televizyon yazarıyım ya, izlemeliyim sonuna kadar... Yaşım ilerledi diye mi yoksa çocuk sahibi olduktan sonra dünyaya bakış açımın değişmesinden mi bilinmez, ekrandaki şu çocuk sömürüsüne artık katlanamıyorum. Toplumun bu en büyük zaafının reytinge, paraya tahvil edilmesine artık tahammülüm yok. Evet, biliyorum, bunlar hayatın gerçekleri, senaristler bu olayları Mars'ı gözlemleyerek yazmıyorlar, bu da doğru. Ama ekran başındaki insanları duygulandırmak için ille de bir çocuğun ölümcül bir hastalığa yakalanması mı gerekiyor? Dramdan tek anladığınız bu mu? Yoksa 'zaaf deşmek' kolayınıza mı geliyor. Bunun, kömürlükteki 'çocuk istismarından' ne farkı var ki? Velhasıl, Halit Ergenç ve Ozan Güven 'in 'kalburüstü' oyunculuğuna rağmen bu dizi bana hiç de iyi gelmedi. Bu arada dizide hem patronunu, hem en yakın arkadaşını dolandırmaya kalkan Ozan Güven'i, reklam arasında herkese güven vermeye çalışan bankacı olarak izlemek de garipti doğrusu... Yazının  devamını okumak için tıklayınız
twitter takip