Türkiye'de tartışma programları: Kavga, hakaret ve yalnızca erkek yorumcular başrolde!

T%C3%BCrkiye%E2%80%99de+tart%C4%B1%C5%9Fma+programlar%C4%B1:+Kavga,+hakaret+ve+yaln%C4%B1zca+erkek+yorumcular+ba%C5%9Frolde%21;
ABONE OL

Türkiye'deki tartışma programlarında daima aynı isimler ekranda ama kadının adı yok! Reyting için başvurulan tek yöntem ise kavga!

Sercan Meriç / Serbest Gazeteci

[email protected] 

 

"Canlı yayında inanılmaz tartışma!", "Stüdyo buz kesti", "Yayında üzerine yürüdü", "Ekranda tansiyon yükseldi! 'İstersen bırakıp gideyim' diyerek yayını terk etti..."

Başlıklar bir süredir hep aynı. Konuklar da öyle!

Türk televizyonculuğu, tarihinin belki de en çürümüş dönemlerinden birini yaşıyor son yıllarda. Konuyu özellikle de haber kanallarındaki tartışma programları açısından ele alacak olursak, üslup, seviye, birikim ve yeterlilik açısından ‘kalitesiz’ olarak tanımlayabileceğimiz bir yayıncılık hakim ekranda. Üstelik tüm eleştirilere rağmen bu asla değişmiyor…

DAİMA AYNI İSİMLER EKRANDA!

Türkiye’de medyanın siyasi iktidarın eliyle yeniden dizayn edilmesiyle başlayan bu kötü gidişat, nitelikli habercilerin, ekran yüzlerinin ve yorumcuların da ne yazık ki saf dışı bırakıldığı bir döneme mahkum etti bizi. Hal böyle olunca da neredeyse her konu hakkında “uzman” sıfatıyla konuşan, bilgiye dayalı değil de tamamen kişisel yorum içerikli açıklamalar yapan kişilerin hakim olduğu bir ekran düzeni oluşturuldu. Bu noktada en önemli konulardan biri de, bu programlara uzun süredir hep aynı isimlerin davet ediliyor olması. Sanırsınız ülkede gazeteci, hukukçu, sosyolog veya siyaset bilimci kıtlığı yaşanıyor! Bu kişiler, kendi aralarında oluşturdukları belli takımlar halinde kanalları paylaşmış durumdalar. Örneğin, tv100’ün daimi yorumcusu, ertesi gün CNN Türk’ün daimi yorumcusuyla ve alakasız bir konuyla yine ekrandaki yerini alabiliyor rahatlıkla. Bu durum sadece hükümete yakın yayın yapan televizyonlarda da böyle değil üstelik. Zaten sayısı az olan muhalif kanallarda da ne yazık ki aynı hataya düşülebiliyor.

 

TARTIŞMA KÜLTÜRÜNÜ UNUTTUK, KAVGA VAZGEÇİLMEZİMİZ OLDU!

Bunun yanı sıra, televizyonculuğun besin kaynağı olan reytingin, tartışma programlarında tamamen kavga üzerinden sağlanmaya çalışıldığı bir refleks oluşturuldu. Tartışma programı denildiği vakit aklımıza neredeyse ilk gelen şey konukların birbirlerine saygısızca hakaret etmeleri, seslerini yükseltmeleri ve hatta üzerlerine yürümeleri oluyor. Ve en kötüsü de bu normalleştirildi. Kanal yöneticileri, bilinçli olarak böyle bir yayıncılık modelini benimsediler maalesef. Çünkü savundukları şey: Şiddetin satıyor olması! Bunu TV dizilerinde de rahatlıkla görebilirsiniz zaten.

EKRANDA KADIN YORUMCUNUN ADI YOK!

Bu meseleyle ilgili belki de en önemli ve bıkmadan konuşmamız gereken bir konu da, kadın yorumculara ekranda yer verilmiyor olması. Üstelik bunu bilinçli olarak yapıyorlar. Eril bir televizyonculuk anlayışıyla, tamamen erkeklerin hakim olduğu bir ekran yaratarak kadını ötekileştiriyorlar. Hatta bazı programlarda, kadın meselesini erkeklerin tartıştığına bile şahit olduk. Bu algıyı kırmak adına Olay TV’de yayına başlayan ve moderatörü de dahil olmak üzere yalnızca kadınların konuştuğu “Kadın Sözü” adle program gerçekten büyük umut vericiydi. Ama ne yazık ki kanalın ömrünün 26 gün sürmesi sebebiyle, o da çok uzun süre ekranda kalamadı…

Sözün özü, Türkiye’de geleneksel medyanın zaten çöküş yaşadığı bu süreçte, haberciliğin geri plana atılıp, sadece reyting odaklı bol kavga içerikli, ilginç şovlara sahne olan ve fasülyenin faydalarından dış politikaya kadar her konuda fikir sahibi daimi konukların yer aldığı bu programların son kullanma tarihleri de dolmak üzere! Çünkü bir süre sonra bu kalitesiz yayınlardan sıkılan izleyici, nitelikli habere ihtiyaç duyarak gerçek gazetecilerin kapısını çalma ihtiyacı duyacak. Gerçek gazeteciler de her türlü zorluğa rağmen, mesleklerini yapmak için bağımsız mecralarda direnmeye devam ediyor. Bu nedenle yeni medyanın ve genç gazetecilerin ayak seslerini küçümsemeyin derim…

twitter takip